Josef Stalin

Josef Stalin
Иосиф Сталин
Sovyetler Birliği Komünist Partisi
Merkez Komitesi Genel Sekreteri
Görev süresi
3 Nisan 1922 - 16 Ekim 1952
Yerine geldiği Vyaçeslav Molotov
(Sorumlu Sekreter olarak)
Yerine gelen Nikita Kruşçev
(Makam yeniden düzenlendi)
Sovyetler Birliği Bakanlar Kurulu Başkanı
Görev süresi
6 Mayıs 1941 - 5 Mart 1953
Birinci Yardımcıları Nikolay Voznesenski
Vyaçeslav Molotov
Nikolay Bulganin
Yerine geldiği Vyaçeslav Molotov
Yerine gelen Georgi Malenkov
Kişisel bilgiler
Doğum 18 Aralık 1879(1879-12-18)[1]
Gori, Rusya İmparatorluğu
Ölüm 5 Mart 1953 (73 yaşında)
Moskova, Sovyetler Birliği
Yattığı yer Lenin'in Mozolesi, Moskova (9 Mart 1953 – 31 Ekim 1961)
Kremlin Duvarı Mezarlığı, Moskova (31 Ekim 1961'den beri)
Partisi Sovyetler Birliği Komünist Partisi
Çocukları Yakov Cugaşvili, Vasili Yosifoviç Stalin, Svetlana Alliluyeva
Mesleği Politikacı, asker
İmzası
Askerî hizmeti
Bağlılığı  Sovyetler Birliği
Branşı Kızıl Ordu
Hizmet yılları 1943-1953
Rütbesi
Sovyetler Birliği Mareşali
(1943-1945)
Generalissimus Sovyetskovo Soyuza
(1945-1953)
Çatışma/savaşları Rus İç Savaşı
II. Dünya Savaşı
Kore Savaşı
Ödülleri

Josef Stalin (asıl adı Yosif Visaryonoviç Cugaşvili) (d. 18 Aralık 1879[1]; Gori, Tiflis Guberniyası – ö. 5 Mart 1953, Moskova), Gürcü asıllı Sovyet devlet adamı, mareşal ve Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreteri (1922-1953). Lenin'in ölümünden sonra Komünist Parti Genel Sekreteri olarak nüfuzunu arttırdı ve 1927 yılında Sovyetler Birliği'nin lideri konumuna geldi. Marksist-Leninist ideolojinin ülkedeki uygulayıcısı oldu. Lakabı, Gürcü dilinde "Çivi" anlamına gelen "Koba"dır.[2]

Ekim Devrimi'ni planlayan ve başarıya ulaştıran liderler arasında yer alan, Rus İç Savaşı'nda cephe komutanlığı yapan ve II. Dünya Savaşı'nda muzaffer olan Kızıl Ordu'nun başkomutanı Stalin özellikle 1930'lu yıllarda Sovyet ekonomisindeki büyük kalkınma ve II. Dünya Savaşı'ndaki zaferden dolayı Rusya'da önemli bir devlet adamı olarak kabul edilmektedir. Rusya'da yapılan bir ankette 20. yüzyılın en başarılı üçüncü lideri seçildi.[3] Tarihte oynadığı önemli rol dolayısıyla pek çok tarihçi ve yazarın hakkında araştırma yaptığı Stalin'e dair 1108 eser yazıldı. Stalin bu özelliği ile hakkında en fazla eser yazılan 17. kişi oldu.

İlk yılları

Yosif Visaryonoviç 18 Aralık 1879'da Gori’de dünyaya geldi. 7 yaşında çiçek hastalığına yakalandı ve bu hastalık yüzünde kalıcı izler bıraktı. 10 yaşında rahip okuluna devam etti. Burada Gürcü çocuklar Rusça eğitim alırlardı. 12 yaşına geldiğinde geçirdiği iki at arabası kazası sonucu sol kolu sakatlandı ve hayatı boyunca tam iyileşmedi. 16 yaşında Gürcü Ortodoks Rahip Okuluna gitmeye hak kazansa da, burada otoriteye karşı başkaldırıp huzursuzluk çıkardığı için 1899 yılında okuldan atıldı.

Bu dönemde Stalin, Lenin'in eserlerini okudu ve Marksist bir devrimci olmaya karar verdi. Tiflis'teki RSDİP örgütüne katıldı ve 1901 yılında Tiflis'te Çarlık askerleri tarafından bastırılan 1 Mayıs gösterilerini örgütledi.[4]. Buradan Batum'a geçti ve petrol işçilerinin örgütlenmesinde görev aldı. Mart 1902'de petrol işçilerinin greve gitmesinde etkili oldu.[5]. 1903 yılında Bolşeviklere katıldı. Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi 2. Kongresi'nde kararlı ve devrimciliğe destek veren tavrıyla Lenin'in dikkatini çekti. Böylece RSDİP'in ve Bolşeviklerin Kafkas bölge temsilcisi konumuna geldi. Ohranka tarafından sürekli izlense de profesyonel devrimci olarak illegal parti faaliyetlerini yürüttü. Kafkaslar'da özellikle propaganda, grev örgütleme, banka soygunu gibi alanlarda faaliyet gösterdi.

1905 ve sonrası

Yosif Visaryonoviç 1905 Devrimi sırasında Tiflis'te bulunmaktaydı.[6] Aralık ayında önce Sankt Peterburg'da yapılması planlanan ancak sonradan Finlandiya'ya alınan Bolşevik Konferansına delege seçildi ve 24 Aralık 1905 günü Tampere'de yapılan toplantıya katıldı.[7].

Tiflis'e döndüğünde Çarlık askerlerinin ve Karayüzlerin devrimi bastırdığını ve katliamlara başladığını gördü. Tiflis'i kana bulayan Çarlık Ordusu komutanı General Fyodor Griyazanov'a düzenlenen başarılı suikast saldırısında yer aldı.[8]. 1906 yılı Nisan ayında Stockholm'de yapılan 4. Kongreye katıldı. Burada sonradan birlikte çalışacağı Kliment Voroşilov , Feliks Dzerjinski, Grigori Zinoviev, Aleksey İvanoviç Rikov ile tanıştı ve eski dostları Mihail Kalinin ve Stepan Şaumyan ile yeniden buluştu [9].

Stalin eşi Ketevan Svanidze'nin cenazesinde.

15-16 Temmuz 1906 akşamı[10] Yekaterina Svanidze ile evlendi. Bu evlilikten ilk oğlu Yakov dünyaya geldi. Bolşevik Parti banka soygunlarını yasakladığı için geçici bir süre partiden resmen istifa etti ve bir banka soygunu düzenleyerek Bakü’ye kaçtı. Bakü’de yeraltı faaliyetlerini sürdüren Stalin, Çarlık taraftarlarına karşı örgütlenmeyi hızlandırdı. 27 Nisan (10 Mayıs) 1907 günü Stepan Şaumyan ile birlikte Birleşik Krallık'a geçerek 5. Kongreye gözlemci delege olarak katıldı.[11]. Bu dönemde tifo hastalığına yakalanan eşi Kato 22 Kasım 1907 günü Bakü'de öldü.[12]. Eşinin çok genç yaşta ölümü Stalin'i çok derinden etkiledi.

Stalin, Bakü'de bulunduğu dönemde Müslüman işçiler arasında örgütlenme faaliyeti gösterdi. Parti içindeki işçiler tarafından sevilmekteyse de partili aydınlar tarafından kaba davranışları ve sertlik yanlısı politikaları beğenilmedi. Bakü'de Çarlık yanlısı Karayüzler örgütü ile mücadele etti ve Bolşevikler için petrol madeni sahibi zenginlerden zorla para topladı.[13] Bu yıllarda Kafkasya'daki parti tabanında Lenin'den sonra en etkili kişi olduğu belirtilir[14].

Kafkaslardan sonra ilk kez 1911 yılında Bolşeviklerin büyük örgütlerinin bulunduğu Moskova veya St. Petersburg'a gitmek istediğini belirtti. Bunun üzerine 1911 Eylül ayında Sankt Petersburg örgütüne katıldı.[15]. Ocak 1912'de yapılan ve Bolşeviklerin ayrı bir parti olduklarını açıkladıkları ilk toplantı olan Prag Parti Konferansına delege olmasına rağmen katılamasa da ilk kez Merkez Komitesine seçildi. Bu dönemde yine Merkez Komitesinde bulunan ve aynı zamanda Bolşevik Duma vekili olan Ohranka ajanı Roman Malinovski sayesinde Çarlık rejimi tüm Bolşevik liderleri yakalamayı başardı. Nisan 1912’de Sankt Petersburg’da Pravda’nın yayınlanmasında görev aldı. Artık yazılarında ve parti içinde Rusça çelik adam anlamına gelen Stalin mahlasını kullanmaya başladı. Temmuz ayında yakalansa da sürgün edildiği Sibirya'daki Narym kasabasından kısa sürede firar etmeyi başardı.

Bu dönemde Bolşevikler ile Menşevikler arasında birlik sağlanmasını savundu ve Lenin tarafından Polonya sınırları içinde bulunan Kraków'a çağrıldı. Lenin kesinlikle Bolşeviklerin ayrı bir siyasi hatta kalmasını savunuyordu ve Rusya'da bulunan Merkez Komitesi üyelerinden Stalin'i bu görüşe ikna etmeye çalıştı. Stalin Kraków'da bulunduğu bu dönemde Viyana'daki Bolşeviklerin yanına gitti.[16]. Burada Mart 1913'de yayınlanacak ünlü eseri Marksizm ve Ulusal Sorunu yazdı.

Şubat 1913'de Sankt Petersburg'a döndü. Malinovski tarafından burada tuzağa düşürüldü ve 4 yıl sürecek son sürgünü olan Kuzey Kutup dairesindeki çok soğuk bir yer olan Turhansk bölgesi küçük Kureika köyüne gönderildi[17]. 1916 yılının Aralık ayında I. Dünya Savaşından zor durumdaki Çarlık rejimi tarafından orduya alınmak üzere diğer siyasi sürgünlerle beraber çağrıldı. Şubat 1917'de Yenisey Irmağı kıyısındaki Krasnoyarsk'a ulaştı, ancak çocukluğundan beri sakat olan sol kolu nedeniyle askere alınmadı. Şubat Devrimi'nin patlak vermesiyle beraber özgür kaldı ve 12 Mart günü Sankt Petersburg'a geldi[18].

Ekim Devrimi ve kuruluş

1917 Şubat Devriminin ardından sürgünde beraber bulunduğu Lev Kamenev, Matvei Muranov ile birlikte Petrograd'a döndü. Bu dönemde Bolşevikler Şubat Devrimi'ne hazırlıksız yakalanmışlardı. Lenin dahil olmak üzere önde gelen tüm liderler Batı Avrupa ülkelerinde veya yurt içinde sürgündeydi. İkincil derecedeki önderlerden Vyaçeslav Molotov ve Aleksandr Şlyapnikov yönetimi ele aldı. Bolşevik yayın organı Pravda'da Geçici Hükümeti şiddetle eleştiriyordu. Stalin, Kamenev ve Muranov şehre gelir gelmez Pravda'nın başına geçti ve Geçici Hükümete karşı ılımlı bir siyaset sergilemeye başladı. Ayrıca Menşeviklerle birlik yapılmasını önerdi. Sürgünde bulunduğu İsviçre'den durumu izleyen Lenin bu siyasi hatta karşı çıkmakta ama duruma müdahale edememekteydi. Ülkeye acilen dönmek isteyen ancak sürmekte olan savaş yüzünden İsviçre'den dışarı çıkamayan Lenin İsviçreli komünist Fritz Platten'in aracılığıyla Alman İmparatorluğu ile görüşmelere başladı. Sonunda anlaşma sağlandı ve Mühürlü Tren olarak adlandırılan yolculukla Lenin ve diğer Rus sürgünler Nisan ayı başında Petrograd'a geldiler. Lenin gelir gelmez Pravda'nın hükümet yanlısı politikasını şiddetle reddetti ve Nisan Tezleri olarak bilinen kararlarını ilan etti. Buna göre parti Geçici Hükümete kesinlikle destek vermeyecek, tersine tüm iktidarın Sovyetlere verilmesi için örgütlenecekti. Temmuz Günleri olarak bilinen tabandaki işçi ve asker ayaklanmasından sonra geçici hükümet Bolşevikler üzerinde kovuşturma başlattı. Stalin bu dönemde toplanan Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi 6. Kongresinde Lenin'in Geçici Hükümet tarafından aranması üzerine teklif edilen ve Lenin'in teslim olmasını içeren görüşlere şiddetle karşı çıktı. Kovuşturmaya uğrayan Bolşeviklerin toparlanmasını ve Lenin'in gizli bir şekilde saklanmasını sağladı.[19]. Bu dönemde Lenin Finlandiya'da yeraltında olduğundan Sverdlov'la birlikte partinin yönetimini üstlendi. Kornilov Olayının bastırılmasından sonra popülerliği olağanüstü derecede artan Bolşevikler Ekim Devrimi ile iktidarı aldı. Petrograd'da toplanmakta olan 2. Tüm Rusya Sovyetleri Kongresi'nde iktidar Lenin önderliğindeki Bolşeviklere bırakıldı. Bolşeviklerin ve müttefikleri Sol SR'ların çoğunlukta olduğu kongre Lenin'in başkanlığındaki ilk Sovyet hükümeti olan Sovnarkomu onayladı. Gürcü asıllı olan Stalin de bu kabinede Milliyetler Halk Komiseri olarak görev aldı.[20]

İktidar

Stalin 1922 yılında Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreteri seçildi. Merkez Komite toplantısında alınan bu karar Stalin'in iktidara yürümesinde önemli bir etken oldu. Lenin tarafından önce Trotski'ye teklif edilmesine karşın onun önemsiz kabul ederek reddettiği bu makam daha sonra Stalin'in iktidarı ile birlikte Sovyetler Birliği'nin en yüksek yönetim merci oldu.

1922 yılında Beyaz Terör'ü kesin olarak yenilgiye uğratan ve monarşi taraftarlarını ülkeden kovan Bolşevikler devletin federal yapısı konusunda tartışmaya başladılar. Milliyetler Halk Komiseri olan Stalin diğer cumhuriyetlerin Rusya Federatif Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti içinde özerk nitelikte teşkilatlanmaları gerektiğini savundu. Lenin buna şiddetle karşı çıkarak tüm cumhuriyetlerin eşit statüde, egemenlik haklarının korunduğu birleşik bir federasyon planı hazırladı. Gürcistan Komünist Partisi'nin özerk hareket etme talepleri Gürcü asıllı olmasına karşın Stalin'in sert müdahalesine sebep oldu. Lenin bu olay üzerine Stalin'in genel sekreterlikten uzaklaştırılmasını önerdi.

Lenin'in 21 Ocak 1924'teki erken ölümünden sonra kolektif bir yönetim idareyi devraldı. Birlik ve beraberlik yönünde verilen onca demeç partideki rekabeti gizlemeye yetmedi. Trotski'nin uzlaşmaz tavırlarına karşı Zinovyev ve Kamenev de Stalin ile ittifak kurdu. Bu ittifak Trotski'yi sürgün etmeyi başardı. 1927'de Stalin'in mutlak iktidarına geçilirken ekonomik alanda da I.Beş Yıllık Plan kabul edildi. Sanayi ve tarım alanında ayrı ayrı belirlenen planın normları hızlı bir kalkınmayı hedef alıyordu.

Lenin'in enerjiyi kalkınmanın temeli olarak kabul ettiği komünizm Sovyet iktidarı ve elektirifikasyonla sağlanır sözüne dayanarak enerji yatırımlarına ağırlık verildi. Ülkenin her yerinde hidroelektrik santralleri kuruldu.Sanayide ağır sanayi üretimine öncelik verildi. Tarımsal alanda ise kollektivizasyona geçilerek topraklar sovhoz ve kolhoz olarak iki kısma ayrıldı. 210 bin kolhoz çiftliği ve 6 bin tarım istasyonu kuruldu. Bu istasyonlarda 500 bin kadar traktör mevcut hale getirildi. Kolektif üretim tarımsal üretimi arttırmakla birlikte eski toprak aristokratlarının kolletivizasyona katılmayı reddederek sabotaj ve yağma faaliyetlerine başlamaları bazı bölgelerde verimi düşürdü. Özellikle batı Ukrayna'da kulaklar kolektif çiftlikleri yağmalayarak tarlaları ve istasyonları ateşe verdiler. Bu durum bölgede kıtlığa yol açarken Stalin'in sert tedbirler almasına sebep oldu. Yağma ve talan hareketlerine girişenler çalışma kamplarına gönderildi. Böylece Birinci Beş Yıllık Planın hedeflerine dört yıl üç ay gibi bir sürede ulaşıldı.

1933'te başlatılan İkinci Beş Yıllık Plan döneminde SSCB'de 4500 fabrika ve enerji tesisi yapılarak hizmete açıldı. Üçüncü Beş Yıllık Planın 1938-1941 arasındaki döneminde 3000'e yakın sanayi tesisi kuruldu. Böylece II. Dünya Savaşı öncesi planlı dönemde 9000 dolayında büyük ölçekli sanayi tesisi açılmış oldu. 1940 yılı sonunda SSCB ağır sanayi üretimi 1913'dekinin 12 katına ulaştı.

Siyasi Mücadeleler ve Tasfiye Hareketleri

Sovyetler Birliğinin ilk önder kadrosu tarihteki ilk işçi sınıfı devletinin istikamet yönünü tayin ederken daha önce tarihte benzer bir örnek olmamasının her türlü sıkıntısını çekti. Lenin'in ölümünden sonra 1930'lu yıllara kadar süren derin tartışmalar, yargılamalar ve verilen idam cezaları aslında farklı istikamet tayin etmek isteyen Bolşevikler arasında gelişen siyasal ve ideolojik kavgalardı. Bu dönemde NEP siyasetinden çıkılması eleştiri konusu olacak, sanayileşme ve kolektivizasyona karşı çıkılacaktır. Savaş Komünizminden NEP'e geçişi eleştiren Troçki, NEP siyasetine son verilmesine karşı çıkan Buharin, önce Trotski ile daha sonra Stalin'e karşı parti içinde muhalefet eden Zinoviev ve Kamenev süreç içinde tasfiye edileceklerdir. II. Dünya Savaşı yıllarında Troçki 20 Ağustos 1940 tarihinde, Stalin'nin talimatıyla Sovyet Gizli Polisi GPU tarafından düzenlenen bir suikast sonucu Meksika'da öldürülmüştür. Komünist Parti içinde "sağ veya sol sapmayla" suçlanan eski liderlerin tamamı ise 1930'lu yıllarda mahkûm olacak, Stalin tarafından idam ettirileceklerdir. Özellikle eski Bolşeviklerin yargılanması ve cezalandırılması ilginçtir. Moskova'da 1936-1938 yılları arasında yapılan duruşmalarda Bolşevik Partinin eski önderlerine zorla akıl almaz suçlamalar yapılmış, kendilerini emperyalist devletlerin ajanları ya da Troçkist olarak ifşa etmeye zorlanmışlardır. Büyük Temizlik adıyla toplumda geniş yankı bulan tasfiye hareketi sonucunda, özellikle partide Stalin ve ekibi (Molotov, Voroşilov, Kaganoviç, Beria) hakimiyetlerini kurmuşlardır. Bu sayede planlanan sanayi hamlesine hız verilmiş, büyük topraklar kolektifleştirilmiştir. Küçük üreticiler ve köylüler kooperatifler içinde örgütlenmiştir.

Kurbanlarının sayısı

1940'ta Katyń ormanında NKVD tarafından öldürülen Polonyalı subayların toplu mezarının 1943'te çıkarılışı sırasındaki fotoğraf.

1991'de Sovyetler Birliği'nin dağılmasından önce, Stalin rejimi altında öldürülen insan sayısını hesaplamaya çalışan araştırmacılar 3 ila 60 milyon arasında değişen tahminlerde bulundu.[21] Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra 799.455 (1921–1953)[22] kişinin infazını içeren resmi kayıtlar gibi Sovyet arşivlerinden elde edilen kanıtlar da mevcuttu. Yaklaşık 1.7 milyon kişi Gulag'da, 390,000 kişi ise zorunlu göç sırasında öldü. Bu kategorilerde toplam 2.9 milyon resmi kurban var.[23]

1941-45 “Büyük Yurtseverlik Savaşı”

Ön sırada: Attlee, Truman ve Stalin, arka sırada: Amiral Leahy, Bevin, Byrnes ve Molotov (Potsdam Konferansı)

II. Dünya Savaşı sırasında parti liderliği, hükümet başkanlığı ve Sovyet orduları başkomutanlığı görevlerini bir arada yürüttü. 1939'da Adolf Hitler'in Nazi Almanyası'yla Molotov-Ribbentrop Paktı diye de bilinen bir saldırmazlık anlaşmasını imzaladı. Bu sayede Alman ordularına karşı savaş hazırlığı yapmak için vakit kazanmış oldu. Bu anlaşma müzakereleri sırasında, Stalin, Hitler'den, Polonya'nın doğusunun, -ki bu topraklar Rus Devrimi sırasında, devrimi doğduğu gün boğmak isteyen Polonya hükümeti tarafından işgal edilmişti- Finlandiya'nın güneyinin, Estonya, Letonya ve Litvanya'nın Alman ordularının güzergahları dışında bırakılmasında diretti ve bu bölgelerin Sovyet nüfuz alanında olduğunu belirtti. Bu sayede diplomatik bir manevrayla Baltık Denizi'nden Karadeniz'e kadar Almanların -eğer yapmış oldukları anlaşmayı ihlal etmeselerdi- asla yaramayacağı tampon bölgeler oluşturdu. Bu büyük bir diplomatik başarıydı. Savaş sırasında Stalin'in Türkiye'den de toprak talepleri olduğu iddiası savaşın çeşitli taraflarınca Türk-Sovyet ilişkilerini germek amacıyla pek çok kereler farklı amaçlarla dillendirildi. Bu propagandanın savaş sonrası dönemde ABD'nin Türkiye'deki nüfuzunu arttırmasında ve Türkiye'nin NATO'ya üye yapılmasındaki etkisi büyüktür.

Bu tartışmalı tarihsel dönemle ilgili olarak, Stalin'e düşman veya Stalin'den yana olan her iki tarafın da farklı tezleri vardır. Stalin karşıtlarının tezlerine göre, Hitler'le aralarındaki açıklanmayan gizli protokole bağlı olarak Finlandiya, Estonya, Letonya, Litvanya, Romanya ve Polonya'nın Almanya veya Sovyetler tarafından işgalinin yolu açılmıştır. Stalin'in doğru yaptığını savunanlara göre ise, 1937'deki Münih görüşmelerinde açıkça ortaya çıktığı gibi, İngiliz ve Fransız devletleri ve dolaylı olarak da Amerikalılar, nasyonal sosyalist Almanya'yı kışkırtıyorlardı ve onların Sovyetler Birliği'ne saldırısının önünü açmaya çalışıyorlardı. Bu amaçla Avusturya'nın Almanya'ya katılmasına (Anschluss) ve Çekoslovakya'nın işgaline göz yummuş ve onaylamışlardı. Ne var ki, özellikle Çekoslovakya'nın işgalinden sonra Sovyetler Birliği'nin Britanya ve Fransa ile ilişki kurma çabalarına rağmen bu iki ülke Alman tehdidini birlikte ortadan kaldırma girişimini reddetti. Böylece Sovyetler Birliği, kendi sınırlarını güvence altına almak için bu protokolü imzaladı. Stalin'in amaçlarına göre, Polonya ve Baltık ülkelerinde oluşturulacak tampon bölgeler, Almanların Sovyetler Birliği'ne ulaşmasını engelleyecekti. Böylece 1939 yılında Alman işgalinden sonra Sovyetler Polonya'nın kalan yarısını işgal edip Estonya, Litvanya ve Letonya'yı sınırlarına kattı. Sovyetler'in kuzeyindeki saatli bomba niteliği taşıyan Finlandiya'ya saldırdı ve büyük kayıplar vermesine rağmen Mart 1940'da Kış Savaşı olarak bilinen bu savaşı da kazandı. Polonya'nın Kızıl Ordu tarafından işgal edilen bölgelerinden Katyn ormanlarında yaklaşık 22.000 silahsız savaş esiri Polonyalı subay Stalin'in emriyle katledildi.

Barbarossa Harekatı

22 Haziran 1941'de Almanya Barbarossa Harekatı adını verdiği saldırıyla Sovyet topraklarına girdi. Sovyet generallerin Hitler'in Saldırmazlık Paktı'na güvenmemesi konusundaki uyarılarına rağmen yeterli hazırlığı yapmayan Stalin bu ani saldırı karşısında şok yaşadı. Almanlar kısa sürede Leningrad ve Moskova önlerine ulaştı. Leningrad şehri ablukaya alındı. Ancak Moskova'da güçlü bir savunma hattı oluşturan Ruslar Mihver kuvvetlerinin şehre 100 km'den fazla yaklaşmasını önledi.

Stalin 7 Kasım 1941'de Ekim Devrimi'nin 24.yıldönümünde Kızıl Meydan'da büyük bir geçit töreni düzenleyerek cepheye gidecek Kızıl Ordu askerlerine anavatan savunması konusunda kutsal mücadele çağrısı yaptı.

Hitler'in Sovyetler Birliği'ne saldırması üzerine Stalin bu sefer müttefiklerin yanında yer aldı. Müttefik Devletler ise Almanya'nın doğuya yönelmesinden batı cephesindeki yükün azalması dolayısıyla memnuniyet duydular.

Moskova'ya girmeyi başaramayan Almanlar 1942'de Stalingrad üzerine yöneldi. Merkezi Rusya'yı doğudan abluka altına almayı ve Hazar petrollerine ulaşmayı amaçlayan Hitler emrindeki subayların uyarılarına rağmen Alman ordusuna doğuya hücum etme emri verdi. Volga nehrinin iki yakasında kurulan şehrin batı yakası Alman güçlerinin denetimine girdi ve şehirde partizan savaşları başladı. Binlerce subayını partizan direnişinde kaybeden Almanlar bozguna uğradı ve geri çekilmeye başladı. 1943'te karşı harekatı başlatan Kızıl Ordu Alman güçlerini Sovyet topraklarından kovmayı başardı. Stalin Kızıl Ordu'ya Berlin'e kadar ilerleme emri verdi. Polonya'da onlarca toplama kampı kapatıldı ve esirler serbest bırakıldı. Doğu Avrupa'yı Alman birliklerinden temizleyen Sovyet güçleri Nisan 1945'te Berlin'e girdi. Mayıs 1945'te Almanya teslim oldu. Stalin'in Mihver Devletleri'nin yenilmesinde II. Dünya Savaşı'nın en ağır bedeli ödeyen güç olarak (27 milyon ölü) müttefiklerin yanında Nazi Almanyası'na karşı kazandığı zafer uluslararası alanda gücünü ve popülaritesini artırdı.

Stalin'in iki oğlu da II. Dünya Savaşı boyunca Almanya'ya karşı mücadelede görev aldı. Büyük oğlu Yakov Cugaşvili Almanlara esir düştü ve babası aleyhine anlaşma yapmayı kabul etmediği için infaz edildi. Küçük oğlu Vasili Stalin ise hava subayı olarak batı cephesinde savaştı ve 5 Mart 1943'te bir sorti sırasında yaralandı. Vasili savaş boyunca 12 kez general rütbesine uygun görüldü, ancak terfi etmesi her defasında babası tarafından reddedildi.[24]

Sovyetler Birliği'ni işgal eden Alman ordularının Kafkasya petrollerine ulaşabilmek için savaştığı 1942 yılında Almanlara elçiler yollayarak temas sağladıkları ve Almanlara askeri açıdan aktif olarak yardım ettikleri nedeniyle Kırım Tatarlarını Sibirya'ya sürdü. Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerinin savaş sırasında Almanya ile yakın ilişkiler tesis etmesi, Almanya ile dış ticareti Alman para birimi Reichsmark ile yapması, Türk lirasının banknotlarını Almanya'da bastırması, Almanya'ya paslanmaz çeliğin ham maddesi olan kromun sevkiyatını yapması, bakan Şükrü Saracoğlu'nun ırkçı ve nasyonal sosyalizm sempatizanı söylemleri, Sovyetler Birliği'ne dahil olan Kırım ve Kafkasya'da askeri harekat yapmakta olan Alman ordusunu cephede takip etmek için Türk hükümetinin komutanlar yollaması sebepleriyle ilişkiler iyice gerildi. SSCB 19 Mart 1945'te Türkiye'ye bir nota vererek, 1925 tarihli Dostluk ve Saldırmazlık Antlaşması'nın süresini uzatmayacağını bildirdi. Pravda gazetesinde bir makale kaleme alan iki Gürcü profesörün Kars ve Ardahan'ın Gürcistan'nın tarihsel topraklarına dahil olduğunu ileri sürmesi Türkiye'deki çevrelerde Sovyetler Birliği'nin bu illeri ilhak etmek istediği şeklinde algılandı. Stalin İstanbul ve Çanakkale Boğazlarının olası bir saldırıya karşı ortak savunulmasını teklif etti. "Ortak Savunma"dan kast edilen, Montrö Boğazlar Sözleşmesi hükümlerinin değiştirilmesi ve SSCB'ye Boğazlarda askeri üs verilmesiydi. Türkiye bu talepleri geri çevirdi. Süratle Batı Bloku'na yanaştı. 12 Mart 1947'de ilan edilen Truman Doktrini ile Türkiye Batı ile olan bağlantısını sağlamlaştırdı.

İnsan hakları ihlalleri

Lavrenti Beriya'nın Stalin'e Polonyalı subayların idamını teklif eden 5 Mart 1940 tarihli nottan bir parça

1939'da ve 1940'ların başında 300.000 Polonyalı tutsak alındıktan sonra,[25][26][27][28] 5 Mart 1940'ta Lavrenti Beriya'nın Stalin'e gönderdiği bir nota istinaden 25.700 Polonyalı tutsak idam edildi.[29][30] Bu olay Katyn Katliamı olarak bilinir.[29][31][32] Stalin şahsen bir Polonyalı generale Mançurya'da kaybolduklarını söylerken,[33][34][35] Polonya demiryolu işçileri 1941 Nazi istilasından sonra toplu mezarı buldu.[36]

Savaştan sonra

Stalin, II. Dünya Savaşı'nın sonlarında Kızıl Ordu tarafından Alman işgalinden kurtarılan Doğu Avrupa ülkelerinde komünist partilerin iktidara gelmesine destek sağladı. Çekoslovakya, Doğu Almanya denilen Demokratik Alman Cumhuriyeti, Bulgaristan Halk Cumhuriyeti, Polonya, Yugoslavya Federasyonu, Macaristan ve Romanya'da sosyalist halk cumhuriyetleri kuruldu. Bu ülkelerin kapitalist ekonomiden sosyalist ekonomiye geçmesine ve Sovyetler Birliği'nin tecrübelerinden yararlanmalarında yardımcı oldu. ABD öncülüğünde Avrupa'da uygulanmaya konan Marshall Planına karşı sosyalist ülkelerin ekonomik ve siyasi birliğini amaçlayan ve sosyalist ülkeler arasındaki ticareti geliştiren COMECON'u kurdu. II.Dünya Savaşı'nda lağvedilen III.Enternasyonal yerine IV.Enternasyonal'i örgütledi ve yeni kurulan sosyalist ülkelerdeki partilerin örgütlü mücadelesi için çaba sarf etti. 1946 yılında SBKP Merkez Komitesi Dış Politika Bölümü Başkanlığına getirdiği Mikhail Suslov ideolojik propaganda şefi olarak sosyalizmin diğer ülkelere yayılmasında etkili oldu.

1950'li yıllara gelindiğinde artık yaşlı bir lider olan Stalin ülkenin geleceği açısından halefini belirlemekten çekinmedi. Rus siyasi analist Jores Medvedev'e göre Stalin en çok Suslov'a güveniyordu ve hatta ölümünden sonra onu genel sekreterliğe varis tayin etmişti.[37]

Stalin 5 Mart 1953'te öldü. Ölümünden sonra Kruşçev ünlü 20. Kongre ile Stalin'in yanlışlar yaptığını iddia ederek anti-Stalinizasyon kampanyasını başlattı. Kongrede Stalin portreleri ve heykellerinin halkta tepkiye yol açmamak ve infial yaratmamak için sessizce ve yavaş yavaş kaldırılması kararı alındı. Bu kampanya kendisinden sonra gelen Brejnev dönemine kadar sürdü. 1977 yılında Sovyetler Birliği Marşı'nın sözleri de yeniden düzenlendi ve Stalin'e yönelik atıflar marştan çıkarıldı. Daha sonra Gorbaçov döneminde Sovyetler Birliği'nin içinde bulunduğu sorunların sebebi olarak Stalin suçlandı ve anti-tez olarak Glasnost ve Perestroyka kavramları gündeme getirildi. Gorbaçov 1987'de Büyük Ekim Sosyalist Devrimi'nin 70.yıldönümü kutlamasında yaptığı konuşmada 1930'lu yıllardaki tasfiyelerin parti ve devlete büyük zarar verdiğini belirtmekle birlikte Stalin'in Sovyetler Birliği'nin ekonomik kalkınmasındaki önemli rolünü de kabul etti.

Mezarı ve doğduğu ev

Stalin öldükten sonra naaşı Lenin'in naaşının yanında kalmıştır. Ancak 31 Ekim 1961 tarihinde alınan kararla naaşı Kremlin Duvarı Mezarlığına defnedilmiştir.Doğduğu ev Gürcistan'ın Gori kentinde bulunan Stalin Müzesi kompleksi içerisinde korunmaktadır. Gori kentinde kendisine ait heybetli bir heykel de kent meydanında bulunmaktaydı. 1950 de dikilen 6 metrelik dev heykel, 25 Haziran 2010 tarihinde sessiz sedasız bir şekilde kaldırıldı.[38] Yerine 2008'de Rusya ile savaşta ölenler için anıt yapılacağı açıklanmıştır. Gürcistan'da Mihail Saakaşvili'nin seçimlerden yenik ayrılmasının ardından ülkede büyüyen Saakaşvili icraatlarına karşı çıkma hareketi sonucunda Gori'deki stalin heykeli yeniden yerine konmuştur.[39]

Kişiliği ile ilgili görüşler

Stalin, batıdaki kapitalist basın tarafından sıklıkla "Diktatör" sıfatıyla anılmaktadır. Bununla birlikte Nikita Kruşçev'in Sovyetler Birliği Komünist Partisi 20. Kongresi'nde söylediği sözlerden sonra (Gizli söylev olarak da bilinir) SSCB ve Doğu Bloku ülkeleri içerisinde Stalin'e karşı karalama kampanyası başlatılmış, heykelleri sökülmüş ve ismi silinmeye çalışılmıştır.

Buna karşın Enver Hoca, Mao Zedong, Kim İl-sung gibi liderler Stalin'e sahip çıkacak ve eleştirilerin son derece yanlış olduğunu bildireceklerdir. Bununla birlikte 1937 yılında SSCB'yi ziyaret eden Lion Feuchtwanger, anılarında Stalin ve SSCB'ye ilişkin düşünce ve izlenimlerini şu şekilde anlatmıştır:[40]

Stalin, diğer iktidar sahiplerine oranla oldukça çekingen. Büyük bir unvan almadı, kendini basit bir şekilde 'merkez komitesi genel sekreteri' olarak adlandırıyor. Yalnızca kesinlikle gerekliyse kendini kamuoyunda gösteriyor; o örneğin Moskova'nın, halkın ağzında kendi adını taşıyan anayasanın kabulü için, Kızıl Meydan'da yaptığı büyük gösterilere uzak kaldı. Özel yaşamında kamuoyuna neredeyse hiçbir şey sızmıyor.

Eserleri

Ayrıca Stalin'in gençken yazdığı şiirler özellikle Gürcistan'da yaygın olarak bilinmektedir.[41]

Hakkında yazılan eserler

Kaynakça

  1. 1 2 Devlet kayıtlarına göre Stalin'in Gori'deki Uspensky Kilisesindeki doğum kaydı eski takvimde 6, yeni takvimde 18 Aralık 1878 olarak verilir. Stalin ise eski takvimle 9, yeni takvimle 21 Aralık 1879 günü doğduğunu söylemiştir.İlgili kayıt bilgileri (İngilizce) 11 Kasım 2015 tarihinde erişilmiştir
  2. Montefiore 2007, s. 395.
  3. http://www.timeturk.com/tr/2013/05/23/ruslar-20-inci-yuzyilin-liderini-secti.html
  4. Montefiore, s.82
  5. Montefiore, s.95
  6. Montefiore, s.142
  7. Montefiore, s.146
  8. Montefiore, s.149
  9. Montefiore, s.158
  10. Montefiore, s.160
  11. Montefiore, s.168
  12. Montefiore, s.191
  13. Gelecekteki ünlü Sovyet savcısı Andrey Vışinski ile bu sırada tanıştı ve dost oldu.
  14. Montefiore, s.199
  15. Montefiore, s.236
  16. Viyana'da bulunduğu sırada Nikolay Buharin ile tanışacaktır.
  17. . Bu son sürgün onun hayatını derinden etkiledi. Korkunç kış koşullarında hayatta kalma mücadelesi verdi ve çok az sayıdaki yerel Sibiryalı ile kaynaşarak onlardan avcılık öğrendi
  18. Montefiore, s.304
  19. Montefiore, s.322-323
  20. Stalin bu dönemde saklanmakta olan Lenin'in güvenliğinden ve onunla Merkez Komitesi arasındaki irtibattan sorumludur. Özellikle Troçki tarafından Ekim Devrimi döneminde hiçbir şey yapmamış olmakla eleştirilen Stalin, Lenin ile ilgili görevinden başka Pravda'nın çıkartılmasından sorumludur. Lenin'in Ekim Devrimi günlerinde muhafızlarına yazmış olduğu ve sadece Troçki ile Stalin'in önceden randevu almaksızın odasına girebileceğine dair talimatı Stalin ile ilişkilerinin seviyesini anlatmaktadır. (Montefiore, s.338)
  21. "Twentieth Century Atlas – Death Tolls". http://users.erols.com/mwhite28/warstat1.htm#Stalin. See also: Aleksandr Solzhenitsyn: The Gulag Archipelago 1918–1956, 1973–1976 ISBN 0-8133-3289-3
  22. Seumas Milne: The battle for history. The Guardian. (12 Eylül 2002). 14 Temmuz 2013'te erişildi.
  23. Wheatcroft, Stephen G. (1999). "Victims of Stalinism and the Soviet Secret Police: The Comparability and Reliability of the Archival Data. Not the Last Word". Europe-Asia Studies 51 (2): 315–345. DOI:10.1080/09668139999056. "During 1921–53, the number of sentences was (political convictions): sentences, 4,060,306; death penalties, 799,473; camps and prisons, 2,634397; exile, 413,512; other, 215,942. In addition, during 1937–52 there were 14,269,753 non-political sentences, among them 34,228 death penalties, 2,066,637 sentences for 0–1 year, 4,362,973 for 2–5 years, 1,611,293 for 6–10 years, and 286,795 for more than 10 years. Other sentences were non-custodial"
  24. https://ruscabirseyler.wordpress.com/2014/02/12/josef-stalin-hakkindaki-ilginc-gercekler/
  25. (Lehçe) obozy jenieckie zolnierzy polskich (Prison camps for Polish soldiers) Encyklopedia PWN. Retrieved 28 November 2006
  26. (Lehçe) Edukacja Humanistyczna w wojsku. 1/2005. Dom wydawniczy Wojska Polskiego. ISSN 1734-6584. (Official publication of the Polish Army)
  27. (Rusça) Молотов на V сессии Верховного Совета 31 октября цифра «примерно 250 тыс.» (Please provide translation of the reference title and publication data and means)
  28. (Rusça) Отчёт Украинского и Белорусского фронтов Красной Армии, Мельтюхов, p. 367. (Report of the Ukrainian and Belorussian fronts of the Red Army, Melyukhov)
  29. 1 2 Benjamin B. Fischer, "The Katyn Controversy: Stalin's Killing Field", Studies in Intelligence, Winter 1999–2000
  30. Excerpt from the minutes No. 13 of the Politburo of the Central Committee meeting, shooting order of 5 March 1940"Electronicmuseum.ca". 21 September 2005 tarihinde kaynağından arşivlendi. https://web.archive.org/web/20050921034703/http://www.electronicmuseum.ca/Poland-WW2/katyn_memorial_wall/kmw_resolution.html. Erişim tarihi: 2005-12-19. . Retrieved 19 December 2005, original in Russian with English translation
  31. George Sanford, Katyn and the Soviet massacre of 1940: truth, justice and memory, Routledge, 2005, ISBN 0-415-33873-5 pp. 20–24
  32. "Stalin's Killing Field" (PDF). https://www.cia.gov/library/center-for-the-study-of-intelligence/kent-csi/vol43no3/pdf/v43i3a06p.pdf. Erişim tarihi: 19 July 2008.
  33. "Kombatant Bulletin". 3 March 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. https://web.archive.org/web/20090303231404/http://www.udskior.gov.pl/kombatant/200306_spec.pdf. Erişim tarihi: 2011-08-03. Special Edition of Kombatant Bulletin No.148 6/2003 on the occasion of the Year of General Sikorski. Official publication of the Polish government Agency of Combatants and Repressed
  34. Svyatek; Romuald (1991) "Катынский лес", Военно-исторический журнал, No.9, ISSN 0042-9058
  35. Brackman 2001.
  36. Polak, Barbara (2005). "Zbrodnia katynska" (pl) (PDF). Biuletyn IPN: 4–21. http://www.ceeol.com/aspx/getdocument.aspx?logid=5&id=f4349d43-b13d-4c2c-a70d-056e8801493d. Erişim tarihi: 22 September 2007.
  37. Я. Г. Рокитянский. Рецензия на кн.: Ж. А. Медведев, Р. А. Медведев. Неизвестный Сталин http://russcience.euro.ru/biblio/rok02vr.htm
  38. 25 Haziran 2010 tarihli BBC haberi (İngilizce), 25 Haziran 2010 tarihinde erişilmiştir
  39. 21 Aralık 2012 tarihli Russia Today haberi (İngilizce) 21 Ocak 2013 tarihinde erişilmiştir
  40. Feuchtwanger, L. (1937). Moscow, 1937. Viking Press.
  41. 19 Mayıs 2007 tarihli The Guardian haberi (İngilizce) 9 Temmuz 2011 tarihinde erişilmiştir
  42. Eserin Türkçeye çevirisi için bakınız: Genç Stalin, İthaki Yayınları, 2010 Çeviren: Yavuz Alogan

Ayrıca bakınız

Dış bağlantılar

Siyasi görevi
Önce gelen:
Vladimir Lenin
(Parti Lideri olarak)
Sovyetler Birliği Komünist Partisi
Merkez Komitesi Genel Sekreteri

1922-1953
Sonra gelen:
Nikita Kruşçev
Önce gelen:
Vyaçeslav Molotov
Sovyetler Birliği Halk Komiserleri Kurulu Başkanı
1941-1946
Sonra gelen:
İsim Değişikliği
Önce gelen:
İsim Değişikliği
Sovyetler Birliği Bakanlar Kurulu Başkanı
1946-1953
Sonra gelen:
Georgi Malenkov
Önce gelen:
Semyon Timoşenko
Sovyetler Birliği Savunma Bakanı
1941-1947
Sonra gelen:
Nikolay Bulganin
This article is issued from Vikipedi - version of the 12/21/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.