Sadrazam

Sadrazam
Vezîr-i âzam, uluğ vezir

Sadaret nişanı.
Atayan Padişah
Açılışı yapan Alâeddin Paşa
Oluşum 1320
Son sahibi Ahmet Tevfik Paşa
Kaldırılma 1922
Bağlılık Osmanlı İmparatorluğu

Sadrazam (Osmanlı Türkçesi: صدر اعظم; sadr-ı âzam) ya da vezîr-i âzam (Osmanlı Türkçesi: وزیر اعظم‎), Osmanlı İmparatorluğu'nda padişah adına devlet işlerini yöneten en yüksek derecedeki devlet adamı.

Etimoloji

Devletin ilk dönemlerinde kullanılan vezîr-i âzam tamlamasının kökeni hakkında farklı görüşler bulunmaktadır. Bir kısım vezir kelimesinin Sasani kökenli olduğunu ve dolayısıyla Farsça olup daha sonra Arapçaya geçtiğini savunurken bir kısım ise kelimenin Kur'an ve hadis kaynaklarında geçmesini öne sürerek Arapça orijinli olduğunu savunmaktadır.

Erken dönem Arapça sözlüklerde sığınılacak yer anlamındaki "vezer", ağır yük anlamındaki "vizr" ve kuvvet anlamında "ezr" kelimelerinden türediği bilgisi yer alan vezir sorumluluk sahibi, yükü çeken anlamına gelmektedir. Âzam ise büyük anlamına gelmektedir.[1] Büyük sorumluluk sahibi anlamına gelen vezîr-i âzam tabiri 16. yüzyılın ikinci yarısıyla beraber[2] baş, üst mevki anlamına gelen "sadr" kökeninden türetilen ve başta oturan, yüksek makam sahibi anlamına gelen sadrazam terimine yerini bırakmıştır.[1] Bunların yanında devlet bürokrasisinin henüz Arapça ve Farsça etkisi altına girmediği erken dönemde Türkçe olarak uluğ vezir de denmekteydi.[1]

Tarihçe

Osmanlı İmparatorluğu henüz beylik iken devletin kurucusu Osman Gazi'nin vezir unvanını taşımayan ancak danışmanı denebilecek yardımcıları bulunmaktaysa da vezir konumunda bir görevli bulunmamaktaydı.[3] Orhan Gazi'nin aynı zamanda kardeşi olan Alâeddin Paşa ilk Osmanlı veziridir.[1] Birçok vezir arasından sıyrılan bir başvezir ise I. Murad devrinde ortaya çıkmıştır.[2] Bu dönemde bir kurum olarak başvezirliği başlatanlar Ankara'nın Cendere köyünden Çandarlı ailesidir.[4] Vezirliğin Osmanlı devlet idaresinde geleneksel bir hal alışı da yine Çandarlı ailesinin başvezirliği sırasında I. Murad'ın son, I. Bayezid'in ilk hükümdarlık yılları zamanında gerçekleşmiştir.[4] Çandarlı soyundan gelen vezirler idari örgütlenme, Yeniçeri Ocağı'nın kuruluşu, Bizans'a akınlar gibi devletleşmeye yönelik önemli icraatlerde bulunmuşlardır.[4] Çandarlı İkinci İbrahim Paşa'nın sadrazamlığı sonrası Çandarlı ailesinin saltanatı bitmiş, bundan sonra devşirme kökenli devlet adamları sadrazamlık görevine getirilmişlerdir.[4] Çandarlı ailesinde olduğu gibi Köprülü ailesinden gelen devlet adamları da bir dönem silsile halinde başvezirlik yapmıştır.

II. Mehmed'in çıkardığı Fatih Kanunnâmesi, başvezirliğin statüsünün, görevlerinin ve yetkilerinin ne olduğunu ortaya koyan ilk devlet nizamnâmesi olmuştur. Buna göre başvezir, vüzerâ ile ulemanın başıdır ve ayrıca bütün işlerde padişahın mutlak vekilidir.[2]

İlk on padişah devrinde başvezirler gerek devlet gerekse de orduda uzun yıllar farklı görevlerde bulunmuş deneyimli devlet adamlarından seçilmekteyken, ilk kez I. Süleyman devrinde Pargalı İbrahim Paşa bu geleneğe aykırı bir şekilde hasodabaşılıktan başvezirliğe yükseltilmiştir.[2] Bu gibi uygulamalar daha sonraki dönemlerde de sıkça görülmüştür.

Tanzimat'tan itibaren başvezirler Batılı anlamda hükûmet reisi görevini yürütmüşler ve zaman zaman padişaha muhalif bir güç olmuşlardır.

Kaynakça

Genel

Ayrıca bakınız

This article is issued from Vikipedi - version of the 10/17/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.