Yahudilik

        
Yahudilik

Yahudilik ya da Musevilik (Arapça yahūdī Yehud kavmi ve dini; Latince Iudaismus; İbranice yəhūdī) [1], ilk olarak İbranilerin Kutsal Kitabı (Tanah) ile gelen, ardından da Talmud'da ve diğer kutsal metinlerde daha da kapsamlı bir şekilde incelenip yorumlanan inanç, felsefe ve yaşam biçiminine ait uygulamalar bütününe verilen ad. Musevilik, dini Musevilere göre, İsrailoğulları (daha sonra da Yahudi ulusu) ile Tanrı arasındaki akde dayalı ilişkinin dışavurumudur. İlk tek tanrılı din ya da dinlerden biri olarak kabul edilmekte ve hâlen günümüzde uygulanan en eski dinî gelenekler arasında yer almaktadır. Tarihi, ilkeleri ve etiği ile Hristiyanlık ve İslamın yanı sıra, kimi İbrahimî olmayan dinleri de etkileyen Museviliğin dini metinleri ve geleneklerinin birçoğu diğer İbrahimî dinlerin de merkezinde yer alır. Batı Hıristiyanlığının temelini oluşturan Musevilik, birçok yönü ile laik Batı kavramları olan etik ve medeni hukukla da benzerlikler gösterir.

Gerek sonradan bu dine geçen gerekse doğuştan Yahudi ulusuna mensup olan , Yahudiliğin takipçilerine Yahudi adı verilir. Yahudi topluluğu, kutsal metinlerinde bir dinin takipçilerinden ziyade, bir ulus olarak tanımlanmalarından ötürü bir dinsel etnik grup olarak kabul edilir. 2007 yılı itibariyle, dünya üzerindeki Yahudi nüfusunun, yüzde 41'i İsrail'de,[2] yüzde 40'ı ise Amerika Birleşik Devletleri'nde olmak üzere 13,2 milyon olduğu tahmin edilmektedir.

Diğer bütün tek tanrılı dinlerde de olduğu gibi, Yahudilikte de farklı mezhepler vardır. Bunların en genişleri arasında, Ortodoks Yahudilik (Haredi Yahudilik ve Modern Ortodoks Yahudilik), Muhafazakar Yahudilik ve Reformist Yahudilik bulunur. Bu mezhepler arasındaki farklılığın temeli, Halaha’ya (Yahudilik kanunları) yaklaşımlarıdır. Ortodoks Yahudiliğe göre, Tevrat ve Halaha ilahidir, sonsuzdur, değiştirilemezdir ve her ikisine de sıkıca itaat edilmelidir. Muhafazakar ve Reformist Yahudilik daha liberaldir ama aralarındaki fark, Muhafazakar Yahudilik, Yahudiliğin gereksinimlerini yorumlarken, Reformist Yahudiliğe göre, daha geleneklere bağlı kalınmasını savunur. Reformist Yahudilikteki tipik düşünceye göre, Yahudilikle ilgili kurallar, kısıtlamalar ve zorunluluklardan ziyade, daha çok, bütün yahudilerin takip ettiği genel talimatlar olmalı..

Günümüz Museviliğinde, merkezi otorite tek bir kişi ya da kuruma değil, kutsal metinlere, din hukukuna ve bu metin ve kanunları yorumlayan bilge hahamlara verilmiştir. Yahudi geleneğine göre, Musevilik (M.Ö. 2000 civarında) Tanrı ile Yahudi ulusunun atası ve Yahudi soyunun başlatıcısı olan İbrahim arasındaki Akit ile başlar. Çağlar boyunca, Yahudilik bir dizi dini ilkeye riayet etmiş, bunların başında da evreni yaratan ve yönetmeye devam eden tek, her şeyi bilen, her şeye kadir, bağışlayıcı ve her yerde olan bir Tanrı'ya iman etmek gelmiştir. Museviliğin çoğu koluna göre, Tanrı İsrailoğulları ve onların soyundan gelenler ile bir akit yapmış, Tanrı'nın kanunları ve emirleri Sina Dağı'nda, Yazılı ve Sözlü Tora şeklinde vahyolunmuştur. Öte yandan, Karay Musevileri sadece Yazılı Tora'nın vahyolunduğuna inanırlar. Musevilikte, Tora çalışmaları ile Tora'da kayıt altına alınan ve Talmud'da tefsir edilen emirlere uyulmasına geleneksel olarak büyük önem atfedilmiştir.

Dini doktrin ve inanç esasları

İnancın 13 Esası:

  1. Tam bir imanla inanırım ki, Adı Kutsal olan Yaradan yaratılmış olan her şeyin Yaradan'ı ve Hükmeden'idir. Sadece O yarattı, yaratır ve yaratacaktır.
  2. Tam bir imanla inanırım ki, Adı Kutsal olan Yaradan Tek'tir, O'ndan başkası yoktur ve sadece O bizim Tanrı'mızdır; hep vardı, var ve var olacak.
  3. Tam bir imanla inanırım ki, Adı Kutsal olan Yaradan'ın bedeni yoktur ve maddenin tüm özelliklerinden berîdir ve O'na hiçbir (fiziki) kıyaslama yapılamaz.
  4. Tam bir imanla inanırım ki, Adı Kutsal olan Yaradan ezeli ve ebedidir.
  5. Tam bir imanla inanırım ki, Adı Kutsal olan Yaradan'a ve sadece O'na dua etmek caizdir, O'ndan başkasına dua etmek caiz değildir.
  6. Tam bir imanla inanırım ki, peygamberlerin tüm sözleri doğrudur.
  7. Tam bir imanla inanırım ki, rahmetle andığımız, Önderimiz Moşe'nin peygamberliği gerçektir ve O kendisinden önceki ve sonraki peygamberlerin en büyüğüdür.
  8. Tam bir imanla inanırım ki, artık bizim olan Tora rahmetle andığımız, Önderimiz Moşe'ye verilenin aynıdır.
  9. Tam bir imanla inanırım ki, Tora değiştirilmeyecek, Adı Kutsal olan Yaradan asla başka bir Tora göndermeyecektir.
  10. Tam bir imanla inanırım ki, Adı Kutsal olan Yaradan insanın her yaptığını ve her düşüncesini bilir, zira "Hepsinin yüreğini şekil veren, tüm yaptıklarını anlayan O'dur" (Mezmurlar 33:15).
  11. Tam bir imanla inanırım ki, Adı Kutsal olan Yaradan emirlerine uyanı ödüllendirir, karşı geleni cezalandırır.
  12. Tam bir imanla inanırım ki, Mesih gelecektir; ve gelişi gecikmiş olsa da, her gün onun gelişini beklerim.
  13. Tam bir imanla inanırım ki, Adı Kutsal olan Yaradan dilediği zamanda ölüleri ayağa kaldıracak, O'nun adı ilelebet övülecektir.
-Moşe ben Meymon

Musevilik, İbrani kutsal kitabında yer alan, Talmud ve diğer metinlerde de daha kapsamlı bir şekilde incelenip izah edilen ilke ve esaslar üzerine kurulu, tek tanrılı bir dindir. Yahudi inanışına göre, Musevilik Tanrı ile İbrahim arasında yapılan Akit ile başlar.

Musevilik, teolojik açıdan tek tanrıcılığı daima son derece güçlü bir şekilde savunmuştur. Bununla beraber, Tanah'ta, birçok İsrailoğlunun Museviliğin inançlarından saptığı kaydadeğer dönemlerden bahsedilir.

Tarihi olarak, Musevilik Yazılı ve Sözlü Tora'nın vahyolunduğu inancını ve kabulünü imanın temeli [3] olarak değerlendirmişse de, Musevilikte dini dogmayı dikte ettiren merkezi bir otorite bulunmaz. Bu, Tora ve Talmud'un özünde var olan belirli teolojik inançlara dair birçok farklı düzenlemenin ortaya çıkmasına da yol açmıştır. Zaman zaman kimi hahamlar kati bir düzenleme üzerinde fikir birliğine varmışsa da, diğerlerinin muhalefeti ile karşılaşmışlar, birçok haham da bu tarz teşebbüsleri Tora'nın bütünüyle kabulüne zarar verdiği gerekçesi ile eleştirmiştir.[4] Bilhassa Talmud'da, kimi inanç esasları (örn. Tora'nın Tanrısal kaynağı), reddedilmeleri halinde kişiyi "apikoros" (sapkın) konumuna düşürecek kadar önemli kabul edilir.[5]

Yahudiliğe özgü cisimler (yukarıdan saat yönünde) Şabat mumlukları, el yıkama kasesi, Tora'nın kitaplarından biri ve Tanah, yad, şofar ve etrog kutusu.

Yüzyıllar içinde, Musevilikte inanç esaslarına dair bir dizi düzenleme ortaya çıkmış, her ne kadar kimi detaylar konusunda aralarında farklılıklar görülmüşse de, özlerinde yatan ideoloji açısından ortaklıklar sergilemişlerdir. Bu düzenlemelerden yetkinliği en yaygın kabul görenlerden biri de Musa ibn Meymun (Moşe ben Meymon) tarafından 12. yüzyılda belirlenen imanın 13 esası olmuştur. Bu esaslar ilk ortaya atıldıklarında tartışmalara yol açmış, Hasdai Crescas ve Joseph Albo'nun eleştirilerine hedef olmuştur. İbn Meymun'un on üç ilkesi Yahudi toplumunun büyük bölümü tarafından sonraki birkaç yüzyıl boyunca göz ardı edilmiştir.[6] Zaman içinde, bu ilkeler şiir halinde yeniden ifade edilerek ("Ani Ma'amin" ve "Yigdal") Museviliğin dua kitabına eklenmiş ve sonunda yaygın kabul görmüştür.

İbn Meymun'a göre, belirlediği 13 esasın tekini dahi reddeden her Yahudi dönme ve sapkın olarak kabul edilmeliydi.[7][8] Her ne kadar çoğu Yahudi alim ibn Meymun'un 13 esasından nispeten çok ufak farklılıklar gösteren görüş açılarına sahip olmuşlar [9] ve Musevilikte bugüne kadar hiçbir zaman tek bir normatif ve bağlayıcı iman ikrarı görülmemişse de [9][10][11], ibn Meymun tarafından düzenlenen bu 13 esas, Yahudi inançlarının geniş kabul gören bir listesini yaratmaya en yakın çalışmadır.[12][13]

Joseph Albo ve Abraham ibn Davut, ibn Meymun'un listesini, doğru olmakla birlikte, aslında imanın temelini teşkil etmeyen, bu yüzden de sadece kusurlu görülmeleri gereken çok sayıda Yahudiyi "sapkın" kategorisine sokan, gereğinden fazla sayıda madde içerdiği için eleştirmiştir. Diğer birçok kişi de, bu tarz düzenlemeleri Tora'nın bütünü ile kabulüne zarar verdiği gerekçesiyle eleştirmiştir (bakınız yukarı). Bununla birlikte, belirtildiği gibi, ne ibn Meymun, ne de çağdaşları bu esasların Yahudi inanışının tümünü kapsadığını düşünmemiş, bunları daha ziyade Museviliğin kabulünün özünü oluşturan teolojik temeller olarak görmüşlerdir. Bu çerçevede, antik dönem tarihçisi Josephus, dini inançlardan ziyade uygulama ve göreneklere vurgu yapmış, sapkınlığı Yahudi hukukuna riayet edilmemesi ile ilişkilendirmiş, Yahudiliğe geçiş için gerekli şartların sünnet (Brit Mila) olmak ve geleneklere uymak olduğunu savunmuştur.

Modern zamanda, Yahudilik, merkezi bir otoriteye sahip olmadığından, belirgin bir dogma dikte edilmiyor. Bu nedenle, temel ve basit bazı inançlar bile Yahudilik içerisinde farklılıklar gösterebiliyor [9]. Bu farklılıklara rağmen, bütün mezhepler temelde Tevrat’tan, Talmud’dan ve Midraş gibi birçok dini tefsirden gelen ilkelere dayanır. Yahudilik, farklı mezhepler de dahil olmak üzere, evrensel olarak, Tanrı’nın İbrahim’le anlaşmasını ve Musa’nın en büyük peygamber olduğunu kabul eder [9]

Museviliğin dini metinleri

Rabinik metinler

Musevilik, Tora çalışmalarının yanı sıra diğer dini metinlere de daima önem vermiştir. Aşağıda, Musevilik uygulama ve düşüncesi açısında merkezi öneme sahip temel çalışmaların düzenli bir listesi bulunmaktadır.

Tevrat

Tevrat Tanah'ın ilk beş bölümüne verilen isimdir. Çoğu zaman Yahudilerin kutsal kitabının tamamı "Tora" kelimesiyle açıklanır. İbranice bir kelime olan Tora, Arapça'dan Türkçeye geçmiş olan Tevrat'ın karşılığıdır.

Tevrat kelimesi "Kanun, Töre, şeriat, emir, ders" vb. anlamlara gelir. Beş bölümden oluşan Tevrat, Tanrı'nın 7704 kelimeyle Musa'ya verdiği dini esasları içeren kitap olarak görülür. Tevrat metninin orijinal dili Kutsal Kitap İbranicesidir. Bir bakıma "Şeriat" diye de tanımlanabilen Eski Antlaşma'yı oluşturan kitapların sayısı, Yahudilerce 24, Hıristiyanlarca 39'dur. Kitapların sıralanışı ve gruplanışı konusunda da her iki din de farklı görüşlere sahiptir.

Tora, Tanah'ın ilk beş kitabını (Pentatök) ve Sina Dağı'nda Musa'ya açıklanan «On Emir»i (Dekalogos) içerir; bunların tamamı, Tanrı'nın kullarıyla antlaşmasını içeren ve kutlayan bir dinsel yasayı oluşturur. Her sinagogda, yani Musevi tapınağında, Tora'nın makara şeklinde iki çubuğa (Ets Hayim) sarılmış deri üzerine el ile kopya edilmiş bir nüshası (Sefer Tora) bulunur. Haftada 3 gün, törende Hazan (İslam'daki Duahan'nın karşılığı) sinagogdaki cemaat ile beraber Tora'nın her hafta okunmak üzere 54 bölüme ayrılmış bölümlerinden birini (Peraşa) okur.

Tanah ve Talmud

Tanah yaklaşık olarak bin yıl içerisinde meydana gelmiştir. Ancak kitabın sınırlandırması M.S. 90 yılında toplanmış olan Yemnia Şurası'nda yapılmış ve bugünkü yazılar seçilerek tespit edilmiştir. Tanah ile birlikte hahamların nesilden nesile sözlü olarak aktardıkları sözlü kanunların bütününe Talmud adı verilir. M.S. 150 yıllarında Yehuda HaNasi adında bir haham, kendilerine kadar aktarılan sözlü kanunların kaybolmasından endişelenerek onları Mişna'da toplamıştır. "Tekrar edilmek suretiyle belletilen" anlamına gelen Mişna, Tevrat'ın tekrarı, kanunların açıklaması ve tefsiri sayılır. Ancak belli bir seviyedeki bilgiye sahip olanların anlıyabileceği dilde yazılmış olan Mişna'nın anlaşılmasını kolaylaştırmak amacıyla O'na Yahudi alimlerince şerhler yazılmıştır. Bu şerhlere ve açıklamalara Gemara adı verilir. Talmud, Mişna ve Gemara adı verilen eserlerin bütününe verilen isimdir.

Kabala

Kutsal Kitap dışında Musevi tasavvufuna ve gizemciliğine Kabala adı verilir. Kabala, İbranicede "gelenek görenek" anlamına gelir. Yahudilerin harfçilik ve sayıcılıkla karışık tasavvufî varlık bilgisi öğretisidir. Daha açık bir tanımla Kabala, Kutsal Kitap metinleri ile sözlü gelenekler üzerine yapılan her tür yorumların ve uygulamaların genel adıdır. Yanlış anlaşıldığı gibi Kabala bir kitap veya kitaplar toplamı değil "Evren'in görünür kargaşasını açıklamayı ve zıtlıklarını kolay anlaşılabilir bir kalıp haline getirmeyi amaçlayan bir doktrin"dir.

Başlangıcı 2. Tapınak Dönemi'nin sonuna (I. yüzyıl) kadar uzanan Kabala, tam olarak Yahudi gizemciliğinin (esoterism) ortaya çıktığı tarih olan XIII. yüzyıldan başlayarak özel bir öğreti biçiminde gelişmiştir.

Bazı Dinler Tarihçilerine göre Kabala'nın kökenleri eski gelenekte (Talmud dönemi) aranmalıdır. Kabala'nın öğreti ve uygulamaları ancak bir kılavuzun denetimi ve önderliğinde mümkündür. Kabala temelde her zaman sözlü geleneğe dayanmıştır. Tanrı'nın Musa'ya indirdiği yazılı olmayan Sözlü Tora vahyin gizli bilgisini taşımaktadır. Kabalanın en önemli kitabı 23 ciltten oluşan Sefer Zohar'dır.

Kabala XV. yüzyıl Avrupa’sında da son derece yaygınlaşmıştır. Kabala'nın genel doktrinini, Evrenin bir bütün olduğu, belli bir düzene göre hareket ettiği, evrende görülen her şeyin Tanrı'nın bir parçası ve yer yüzündeki yansıması olduğu, insanın da, evrenin ve dolayısıyla Tanrı'nın bir parçası olma sebebiyle adeta küçük evren sayılması gerektiği şeklinde özetlemek mümkündür (Vahdet-i Vücud, Vahdet-i Mevcud, Macrocosmos, Microcosmos).

Yahudi hukuk literatürü

Yahudi hukuku ve geleneğinin ("halaha") temelini aynı zamanda Pentakök ya da Musa'nın (Moşe Rabenu) Beş Kitabı olarak da bilinen Tora oluşturur. Rabinik geleneğe göre, Tora'da 613 yönerge vardır. Bu yönergelerin bazıları sadece erkeklere veya sadece kadınlara, kimileri sadece kadim mabet görevlileri Kohenler ile Levilere (Levi kabilesinin üyeleri), kimileri ise, sadece İsrail diyarındaki çiftçilere yöneliktir. Birçoğu sadece Kudüs Tapınağı'nın ayakta kaldığı dönem için geçerli olan bu emirlerden günümüzde hâlen uygulanabilir durumda olanların sayısı 300'den azdır.

Her ne kadar inançlarının sadece Tora'nın yazılı metnine dayalı olduğu iddia edilen Yahudi grupları olmuşsa da (örn. Sadukiler ve Karaylar), Yahudilerin çoğu Sözlü Yasa'ya inanmıştır. Kadim Yahudiliğin Farisi mezhebi tarafından aktarılan bu sözlü gelenekler, daha sonraları yazılı hale getirilmiş ve hahamlar tarafından genişletilmiştir.

Rabinik Yahudilik her zaman Tora kitaplarının (Yazılı Kanun olarak adlandırılır) daima sözlü geleneğe paralel olarak aktarıldığını savunagelmiştir. Bu görüşe gerekçe olarak da, Yahudiler birçok kelimenin belirsiz bırakıldığı ve birçok usulün herhangi bir açıklama veya talimat olmaksızın zikredildiği Tora'nın metnine dikkat çekerler; bu ise, okuyucunun detaylara diğer kaynaklardan (örneğin sözlü) aşina olduğunun varsayıldığı anlamına gelir. Tora'ya paralel giden bu maddeler esasında sözlü olarak aktarılmış ve zaman içinde "Sözlü Yasa" adını almıştır.

Kudüs'teki 2. Mabet'in yıkılmasının ardından, bu maddelerin büyük kısmı Haham Yehuda haNasi tarafından (M.S. 200) Mişna adı altında düzenlenmiştir. Sonraki dört yüzyıl boyunca, bu kanun Kudüs ve Babil'de bulunan dünyanın en büyük iki Yahudi cemaatinde de tartışılmış ve bu cemaatlerin her birinden gelen Mişna tefsirleri zaman içinde düzenlenerek iki Talmud olarak bilinen derlemeler altında bir araya getirilmiştir. Bunlar, çağlar boyunca, çeşitli Tora alimlerinin tefsirleri ile de yorumlanmıştır.

O halde, Yahudilikte Rabinik yaşam tarzını oluşturan Halaha, Tora ile sözlü geleneğin —Mişna, Midraş Halaha. Talmud ve tefsirleri— birlikte mütalaası üzerine kuruludur. Halaha, emsale dayalı bir sistem yoluyla zaman içinde gelişmiştir. Hahamlara yöneltilen sorular ve onların kesin cevaplarından oluşan yazına responsa (cevaplar; İbranice Şelot U-Teşuvot) adı verilir. Zaman içinde, göreneklerin ortaya çıkması ile, Yahudi hukukunu oluşturan kanunlar kaleme alınmaya başlamıştır; en önemli kanun olan Şulhan Aruh günümüzdeki Ortodoks dini uygulamalarına büyük ölçüde şekil vermektedir.

Yahudi felsefesi

Yahudi felsefesi, ciddi felsefe çalışmaları ile Yahudi teolojisi arasındaki birleşmeye gönderme yapar. Önde gelen Yahudi felsefeciler arasında, Solomon ibn Gabirol, Saadia Gaon, Musa ibn Meymun ve Levi ben Gerşon bulunmaktadır. Aydınlanmaya (1700'lerin sonu ile 1800'lerin başı) tepki olarak meydana gelen önemli değişiklikler sonucunda, Aydınlanma sonrası Yahudi felsefecileri ortaya çıkmıştır. Modern Yahudi felsefesi hem Ortodoks hem de Ortodoks olmayan yönelimli felsefeden oluşmaktadır. Önde gelen Ortodoks Yahudi felsefeciler arasında, Eliyahu Eliezer Dessler, Joseph B. Soloveitchik ve Yitzchok Hutner sayılabilir. Tanınmış Ortodoks olmayan Yahudi felsefeciler arasında ise, Martin Buber, Franz Rosenzeig, Mordecai Kaplan, Abraham Joshua Heschel ve Emmanuel Lévinas da bulunmaktadır.

Yahudi kimliği

“Yahudilik” teriminin kökeni

Yahudilik terimi Latince ludaismus, Yunanca Ιουδαϊσμός Ioudaïsmos ve İbranice יהודה, Yehudah, "Judah" tan türemiştir.[62][63] İlk olarak Helenik iudaismus olarak, 2. Maccabi döneminde, M.Ö. 2. yüzyılda ortaya çıktı. Bu dönemin koşullarında, terim, kültürel bir varlık oluşturma anlamını taşıdı. Terimin ilk İngilizce kullanımı, “Yahudi dinine uymak, yahudi dininin sistemi ya da yahudi nüfusunu anlatmak” için kullanıldı.

Yahudi halkı ile Yahudilik arasındaki fark

Daniel Boyarin'e göre, din ile etnik kimlik arasındaki temel fark Yahudiliğe yabancı bir kavram olup kökleri Eflatun'un felsefesine dayanan ve Helenistik Yahudiliğe de nüfuz eden ruh ile beden arasındaki dualizmin bir biçimidir.[15] Boyarin bundan ötürü, Yahudiliği din, etnisite ve kültür gibi geleneksel Batı kaynaklı kategoriler altına sokmanın kolay olmadığını savunur. Boyarin, bunun kısmen Yahudiliğin 4.000 yıllık tarihinin Batı kültürünün yükselişinin öncesine dayanmasından ve Batı'nın dışında gelişmiş olmasından kaynaklandığını belirtir. Bu süre zarfında, Yahudilerin başından kölelik, anarşik ve teokratik özyönetim, fetih, işgal ve sürgün deneyimleri geçmiş; Diyasporalarda, temas ettikleri antik Mısır, Babil, Pers ve Helen kültürlerinin yanı sıra, Aydınlanma (bkz. Haskala) gibi modern hareketlerden ve meyvesini Doğu Akdeniz'de bir Yahudi devleti ile verecek olan milliyetçiliğin yükselişinden de etkilenmişlerdir. Ayrıca, bir seçkin sınıfın (Hazarlar) Yahudiliğe geçişine, ardından da bulunduğu topraklardaki güç merkezi statüsünü bu toprakların önce Rusların ardından da Moğolların eline geçmesi ile yitirişine tanıklık ettiler. Boyarin'a göre, böylece "Yahudi kimliği hiçbir kimlik kategorisine uymaz, zira ne salt bir ulusa, ne bir soya, ne de bir dine ait olup diyalektik gerilim içinde bunların hepsini kapsar." [16]

Bu bakış açısına karşı, Hümanist Yahudilik gibi uygulamalar, Yahudiliğin dini yönlerini reddederek belirli kültürel gelenekleri korurlar.

Kişiyi Yahudi yapan nedir?

Geleneksel Yahudi Hukuku'na göre, bir Yahudi anneden doğan veya Yahudi Hukuku'na uygun şekilde Yahudiliğe geçen kişiye Yahudi denir. Amerikan Reform Yahudiliği ve Britanya Liberal Yahudiliği, anne-baba farkı gözetmeksizin ebeveynlerinden sadece biri Yahudi olan çocuğu ebeveynleri tarafından Yahudi kimliği ile yetiştirilmesi şartıyla, Yahudi kabul eder. Geleneksel olarak Yahudiliğe geçmek isteyenlerin cesareti kırılsa da, günümüzde Yahudiliğin tüm ana akımları içtenlikle din değiştirmek isteyenlere açıktır. Dine geçiş süreci bir otorite tarafından değerlendirilir ve kişi samimiyeti ve bilgisi konusunda bir sınamaya tabi tutulur.[17] Din değiştirenlere, "ben Abraham Avinu" veya "bat Abraham Avinu" (İbrahim'in oğlu veya kızı) adının verildiği Yahudilikte, dine geçiş bir aile tarafından evlat edinilmeye benzetilebilir.

Geleneksel Yahudilik, gerek Yahudi olarak doğan gerekse Yahudiliğe sonradan geçen her bireyin ebediyen Yahudi olarak kaldığını savunur. Bu yüzden, ateist olduğunu iddia eden ya da başka bir dine geçen bir Yahudi, geleneksel Yahudilik tarafından hâlen Yahudi kabul edilir. Öte yandan, Reform hareketi başka bir dine geçen bir Yahudinin artık Yahudi olmadığını savunur [18][19]; Yüksek Mahkeme davaları ve hükümleri sonucunda İsrail Hükümeti de bu duruşu benimsemiştir.[20]

İsrail Devleti'nde Yahudi kimliğini neyin belirlediği sorusu ise, 1950'lerde, David Ben-Gurion'un vatandaşlık ile ilgili meselelere bir cevap bulabilmek için dünyanın her yerindeki Yahudi dini otoriteleri ve entelektüellerden Mihu Yehudi ("Kim Yahudidir") sorusuna dair görüşlerini istemesi ile yeni bir ivme kazanmış oldu. Bu konu hâlen çözümlenmekten çok uzaktır ve dönem dönem İsrail siyasetinde de kendini gösterir.

Yahudi nüfus istatistikleri

"Kimin Yahudi olduğu" tanımlamasının yapılmasında karşılaşılan sorunlar, dünya üzerindeki Yahudilerin toplam sayısını belirlemeyi de zorlaştırmaktadır; tüm Yahudiler kendilerini Yahudi olarak tanımlamamakta, kendini Yahudi olarak tanımlayanların bazıları ise diğer Yahudiler tarafından öyle kabul edilmemektedir. Yahudi Yıllığı'na (1901) göre, 1900 yılında dünya üzerindeki Yahudi nüfusu yaklaşık 11 milyondu. Yahudi Nüfus Araştırması'na göre, 2002 yılında dünyada 13,3 milyon Yahudi yaşıyordu. Yahudi Yılı Takvimi ise bu rakamı 14,6 milyon olarak vermektedir. Yahudi nüfusunun artış hızı 2000 – 2001 yılları arasında %0,3 büyüme ile hâlen yüzde sıfıra yakındır. Yahudiliğe yapılan geçişlerin kısmi olumlu katkısına rağmen karma evlilikler ve düşen doğum oranları Yahudi nüfus sayısını olumsuz yönde etkilemektedir.

Kimi yazarlar tarafından Yahudilerin toplumda nüfuslarının ötesinde bir öneme sahip oldukları kaydedilmiştir. Bir örnekte, Mark Twain şu yorumu yapar:

Şayet istatistikler doğru ise, Yahudiler insanlığın sadece yüzde birini oluşturuyor. Bu, Samanyolu'nun alazı içinde yitip gitmiş sönük bir tutam yıldız tozunu andırıyor. Haliyle, Yahudinin sesinin pek duyulmaması gerekir, ancak sesi duyuluyor, her zaman da duyulmuştur. Yeryüzünün en öne çıkan halkları arasındadır ve küçük nüfusuna kıyasla son derece orantısız bir ticari öneme sahiptir. Dünyadaki edebiyat, bilim, sanat, müzik, finans, tıp ve anlaşılması güç ilimlerdeki büyük isimler listesine yaptığı katkılar da sayılarının küçüklüğü ile son derece orantısızdır. Bu dünyada, her çağda harikulade bir savaş vermiş; bunu da elleri arkadan bağlı iken yapmıştır. Mağrur olabilir ve bundan ötürü de mazur görülmelidir.

Mısırlı, Babilli, Pers yükselmiş, gezegeni çıkardığı gürültü ve görkem ile doldurmuş, ardından da bir rüya gibi sönmüş, göçüp gitmiştir; onu Yunan ve Romalı izlemiş, çok güçlü bir ses çıkardıktan sonra onlar da yitip gitmiştir; diğerleri de sıyrılıp meşalelerini arşa tutmuşlarsa da bu meşaleler zaman içinde sönmüştür; bu halklar şimdi ya alacakaranlıkta oturuyorlar ya da silinip gittiler. Yahudi hepsini gördü, hepsini yendi ve her zaman olduğu gibi, şimdi de ne bir çöküş emaresi, ne yaşın getirdiği yıpranmayı, ne parçalarında bir zayıflama, ne enerjisinde bir azalma, ne de tetikte bekleyen ve girişken zihninde bir uyuşma var. Yahudi dışında her şeyin bir ömrü var; tüm diğer güçler geçip gidici ama o kalıcı. Bu ölümsüzlüğün sırrı nedir? [21]

Yahudi mezhepleri

Avrupa ile Batı Asya'nın Hıristiyan ve Müslüman ülkeler arasında bölündüğü Ortaçağ'ın sonlarında, Yahudiler de kendilerini iki ana gruba bölünmüş buldular. Orta ve Doğu Avrupa'da, yani Almanya ve Polonya'daki Yahudilere Aşkenaz deniyordu. Sefarad Yahudilerinin geleneği ise, Müslüman hakimiyeti altındaki İspanya ve Portekiz başta olmak üzere Akdeniz ülkelerine dayanır. 1492 yılında buradan çıkarıldıklarında, Kuzey Afrika, Doğu Akdeniz, Uzak Doğu ve Kuzey Avrupa'ya yerleştiler. İki gelenek kimi ritüelik ve kültürel detaylarla birbirinden ayrılsa da, teolojileri ve temel dini uygulamaları aynıdır.

Son iki yüzyıl içinde, Aşkenaz Yahudi cemaati bir dizi mezhebe bölünmüştür; bu mezheplerin her biri (her ne kadar Yahudilikte inanç uygulama ve görenekten daha düşük bir rol oynasa da) Yahudilerin riayet etmesi gereken inanç esasları ve kişinin bir Yahudi olarak hayatını nasıl yaşaması gerektiği konularında farklı bir anlayışa sahiptir. Doktrinden kaynaklanan bu farklılıklar Yahudi mezhepleri arasında bir ölçüde hizipleşmelere de yol açmıştır. Bununla birlikte, Yahudiler arasında belirli düzeyde bir birlik vardır. Örneğin, Muhafazakar bir Yahudinin Ortodoks ya da Reform sinagogunda ibadet etmesi sıradışı bir durum değildir. Başta Amerika Birleşik Devletleri'ndekiler olmak üzere, Aşkenaz olmayan birçok Yahudi farklı hareketler ile ilişkili cemaatlere üye olsa da kendini özellikle bu mezhebin üyesi olarak tanımlamaz. Daha ziyade rahatlığından ötürü bunu yapan bu kesim dini uygulamalarını "Ortodoks" veya "Muhafazakar" değil, "geleneksel" ya da "mütedeyyin" şeklinde nitelendirir.

Karma oturma düzenine sahip ve erkekler ile kadınların eşit katıldığı bir Reform sinagogu.

İsrail'deki Yahudi mezhepleri

Bu mezheplerin tümü İsrail'de de varlığını sürdürse de, İsrailliler Yahudi kimliğini diyasporadaki Yahudilerden daha farklı şekillerde tanımlarlar. Çoğu İsrailli Yahudi, kendini "laik" (hiloni), "gelenekçi" (masorti), "dindar" (dati) veya Haredi şeklinde tanımlar. "Laik" tanımı, Yahudi kimlikleri yaşamlarında çok güçlü bir kuvvet olmakla birlikte, bunu büyük ölçüde geleneksel dini inanç ve uygulamalardan ayrı bir yerde tutan Batı (Avrupa) kökenli İsrailli aileler arasında daha revaçtadır. Nüfusun bu kesimi, gerek resmi İsrail hahamlığının (Ortodoks) gerekse diyasporadaki Yahudiler arasında yaygın olan liberal hareketlerin (Reform, Muhafazakar) önderliğindeki örgütlü dini yaşama katılmaz.

"Gelenekçi" (masorti) tanımı ise, en çok "Doğu" kökenli (örn. Ortadoğu, Orta Asya ve Kuzey Afrika) İsrailli aileler tarafından kendilerini tanımlamakta kullanılır. Yaygın olarak kullanılan bu terimin resmi Masorti (Muhafazakar) hareketi ile ilgisi yoktur.

İsrail'de "laik" ve "gelenekçi" terimlerinin kullanımı önemli belirsizlikler içerir. Bunlar sık sık çakışabilmekte, ideoloji ve dinin gereklerinin yerine getirilmesi açısından son derece geniş bir alanı kapsamaktadırlar.

"Ortodoks" ise İsrail'de bu kategoriye giren Yahudilerin yüzdesinin diyasporadakilerden çok daha yüksek olmasına rağmen, ülkede kullanılan söylemde tercih edilen bir terim değildir. Diyasporada "Ortodoks" olarak adlandırılan mezhebin İsrail'deki muadili, ülkede genel olarak dati (dindar) ve haredi (Ultra-Ortodoks) olarak adlandırılan gruplardır. Dati, "Dindar Siyonizm" ya da "Ulusal Dindar" topluluğun yanı sıra, son onyılda ortaya çıkan ve büyük ölçüde haredi yaşam tarzı ile milliyetçi ideolojiyi bir araya getiren haredi leumi (milliyetçi haredi) veya "Hardal"ı da içine alır. (Yidiş'de, mütedeyyin Ortodok Yahudilere frum, daha liberal Yahudilere ise frei da denmektedir).

Haredi, toplumun etnik ve ideolojik olarak kabaca üç farklı gruba ayrılabilecek bir kesimini içine alır: (1) Aşkenaz kökenli "Litvanyalı" (Hasidik olmayan) harediler; (2) Aşkenaz kökenli Hasidik harediler; ve (3) Sefarad haredileri. Bu gruplardan en büyüğünü oluşturan üçüncü grup, 1990'ların başından bu yana siyasette de en aktif olanıdır.

Alternatif Yahudilik

Yahudi kimliğinin bu muhafazakar-liberal çizgi dışında kalan ifade şekilleri de bulunmaktadır.

Geleneksel Rabinik Yahudiliğin modern zamanın radikal değişikliklerine maruz kalması sonucunda ortaya çıkan ideolojik tepkiler olan yukarıda sayılan mezheplerin aksine, Karaim Yahudiliği modern bir Yahudi hareketi olarak ortaya çıkmamıştır. Karaizmin takipçileri, Sadukiler gibi, İkinci Tapınak döneminin Rabinik olmayan Yahudi tarikatlarının devamı olduklarına inanırken, diğerleri bunun 8. ve 9. yüzyıllarda başlatılmış bir tarikat olduğunu iddia eder. Karaylar (ya da diğer adıyla, Yazıtların Halkı), sadece İbrani Kutsal Kitabı'nı ve Peşat'ı (Açık ve Yalın Anlam) kabul ederken, kutsal kitap haricindeki metinlerin yetkinliğini reddederler. Bazı Avrupalı Karaylar kendilerini Yahudi toplumunun parçası kabul etmese de çoğunluğu eder. İlginç şekilde, Naziler sıklıkla Karayları Yahudiler ile ilişkilendirmemiş ve bundan dolayı birçok Karay cemaati II. Dünya Savaşı'ndan sağ çıkabilmiştir. Bu sayede, Litvanya gibi Yahudi cemaatlerinin tümüyle yıkıma uğradığı yerlerde Karaylar bugün dahi varlığını sürdürmektedir. Yunanistan gibi diğer yerlerde ise, Naziler Karayları Yahudi geleneğinin bir parçası olarak görmüş ve onları da kötü muameleye maruz bırakmıştır.

Etnik Yahudiler arasındaki bir başka tarihi grup da, Yahudiliğin ana kolundan farklı bir kültürel ve dini kimliğe sahip olan ve tümüyle Batı Şeria'daki Nablus/Şehem bölgesindeki Gerizim Dağı'nın etrafı ile Tel Aviv'in yakınlarındaki Holon'da bulunan Samirîlerdir.

Yahudi görenekleri

Dini kıyafetler

Kipa (İbranice: כִּפָּה, çoğul kippot; Yidiş: יאַרמלקע, yarmulke), kimi Yahudi erkekler tarafından, dua ederken, yemek yerken, şükür duası okurken ya da Yahudi dini metinleri üzerine çalışırken, kimi Yahudi erkekler tarafından da her zaman takılan, siperi olmayan, hafif yuvarlak bir takkedir. Ortodoks olmayan cemaatlerde, kimi kadınlar da kipa takmaya başlamıştır. Kipalar, sadece başın arkasını kapatan küçük yuvarlak olanlarından başın tepesini tümüyle örten büyük takkelere kadar çeşitli boyutlardadır.

Tsitsit (İbranice: צִיציִת) (Aşkenazlar Tzitzis şeklinde okur) tallitin (İbranice: טַלִּית) (Aşkenazlar tallis şeklinde okur) veya dua şalının dört köşesinde bulunan özel olarak düğümlenmiş püsküllerdir. Tallit, dua sırasında Yahudi erkekler ve kimi Yahudi kadınlar tarafından giyilir. Bir Yahudinin tallit giymeye başlama zamanı ile ilgili adetler değişiklik gösterir. Sefarad topluluklarında, erkek çocukları talliti bar mitsva yaşından itibaren giymeye başlarlar. Bazı Aşkenaz cemaatlerinde ise, ancak evlilikten sonra tallit giyilmesi adettendir. Tallit katan (küçük tallit) ise gün boyunca elbisenin altına giyilen püsküllü bir giysidir. Kimi Ortodoks çevrelerde, püsküllerin giysilerin dışında serbestçe sallanmasına izin verilir.

Tefilin (İbranice: תְפִלִּין), deri kayışlar yardımı ile biri alna takılan diğeri de kola sarılan, içinde Tevrat'tan ayetlerin bulunduğu, küp şeklindeki iki kutucuğa verilen addır. Mütedeyyin Yahudi erkekler ve bazı Yahudi kadınlar tarafından, hafta içinde, sabah duasında takılır.[24]

Kittel (Yidiş: קיטל), Ulu Günler'de duaya liderlik eden kişi ve kimi mütedeyyin gelenekçi Yahudiler tarafından kıyafetlerin üzerine giyilen ve diz hizasına kadar inen bir giysidir. Geleneksel olarak, aile reisi Pesah yemeğinde kittel giyer. Kimi damatlar da, Hupa (evlilik kubbesi) altında kittel giyerler. Yahudi erkekler, öldükten sonra, defin kıyafetleri arasında yer alan tallitin yanı sıra, kimi zaman kittel giydirildikten sonra defnedilirler.

Dualar

Kipa takkesi, dua şalı ve tefilini ile sabah ibadetini yapan bir Yemenli Yahudi.

Geleneksel olarak, Yahudiler günde üç vakit ibadet ederler; buna Şabat ve bayramlarda dördüncü bir vakit daha eklenir. Her ibadetin merkezinde Amida bulunur. Birçok ibadette anahtar önem taşıyan bir başka dua ise, imanın beyanı Şema Yisrael'dir (kısaca Şema). Şema, Tora'dan bir ayetin okunmasıdır (Tesniye 6: 4): Şema Yisrael Adonay Eloheynu Adonay Ehad —"Dinle, Ey İsrail! Tanrı bizim Tanrımızdır! Tanrı Tektir!"

Yahudilikte geleneksel ibadette okunan duaların çoğunluğu yalnızken de okunabilirse de cemaat ile birlikte yapılan ibadet daha makbuldür. Cemaat halinde ibadet etmek için on erişkin Yahudinin bir araya gelmesi, yani minyanın oluşturulması gerekir. Neredeyse tüm Ortodoks Yahudilerde ve çok az Muhafazakar çevrede, minyanda sadece erkek Yahudilerin sayısına bakılır; çoğu Muhafazakar Yahudi ve diğer Yahudi mezheplerinin üyeleri ise Yahudi kadınların sayısını da hesaba katar.

İbadete ek olarak, mütedeyyin gelenekçi Yahudiler gün boyunca gerçekleştirdikleri çeşitli eylemler sırasında da dua okurlar. Sabah yataktan kalkarken, farklı yemekleri yemeden veya içmeden önce, yemekten kalktıktan sonra v.s. dualar okunur.

Dualara yaklaşım Yahudi mezhepleri arasında da farklılık gösterir. Bu farklılıklar arasında, duaların metinleri, okunma sıklığı, çeşitli dini etkinliklerde okunan duaların sayısı, müzik enstrümanlarının kullanımı ve koro tarafından okunan ilahiler, duaların geleneksel litürjik dillerde mi yoksa yerel dilde mi okunduğu konusu da vardır. Genelde, geleneğe en sıkı riayet edenler Ortodoks ve Muhafazakar cemaatlerken, Reformcu ve Yeniden Yapılanmacı sinagoglar ibadetlerinde çevirilere ve çağdaş metinlere yer vermesi en muhtemel olanlardır. Ayrıca, birçok Muhafazakar sinagog ve tüm Reformcu ve Yeniden Yapılanmacı Yahudi cemaatlerinde, kadınlar erkekler ile eşit statüde ibadetlere katılabilmekte, Tora okuma gibi geleneksel olarak erkekler tarafından yerine getirilen rolleri de üstlenebilmektedirler. Bunun yanı sıra, birçok Reform mabedinde yer verilen orglar ve karma korolarla ibadete müzik ile de eşlik edilmektedir.

Yahudi bayramları

Yahudi bayramlarında, yaratılış, vahiy ve kefaret gibi Tanrı ile dünya arasındaki ilişkiye dair merkezi temalar da kullanılır.

Şabat

Şabat yemeğinin başında işlemeli hala örtüsü altındaki iki somun örülmüş Şabat hala ekmeği.

Cuma gecesi günbatımından kısa bir süre önce başlayıp cumartesi gecesi günbatımından kısa bir süre sonra biten haftalık tatil günü Şabat, Tanrı'nın yaratılışın altı gününden sonra istirahat ettiği günün anısına idrak edilir.[25] Şabat olgusu Yahudilik adetlerinde kilit bir rol oynar ve derin bir dini hukuk külliyatı ile düzenlenir. Cuma günbatımında, evin hanımı iki ya da daha fazla mum yakıp şükran duası okuyarak Şabat'ı karşılar. Akşam yemeği, bir bardak şarap üzerine yüksek sesle okunan Kiduş ve ekmek üzerine okunan Motzi şükran duaları ile başlar. Masa üzerinde iki somun örülmüş hala (challah) ekmeği bulunması adettir. Şabat boyunca, Yahudilerin 39 melaha ("iş" olarak çevirilebilir) kategorisinden herhangi birine giren faaliyetleri yapması yasaktır. Aslında, Şabat'ta yasaklanan faaliyetler bilindik anlamda "iş"ler değildir: Bunlar arasında, ateş yakmak, yazı yazmak, para kullanmak ve kamusal alanda eşya taşımak da vardır. Modern zamanda, ateş yakma yasağı yakıt yakılmasını gerektirdiği için taşıt sürmeyi ve elektrik kullanmayı da içine alacak şekilde genişletilmiştir.

Üç ziyaret (Hac) bayramı

Yahudi kutsal günleri (haggim), Mısır'dan çıkış ve Tora'nın indirilmesi gibi Yahudi tarihinin önemli günlerini kutlarken bazen mevsim dönümlerine ve tarım dönemlerindeki geçişlere de işaret eder. Üç önemli bayram olan Sukot, Pesah ve Şavuot'a "Şaloş Regalim" (İbranice "regel" vesile ya da ayak anlamına da gelir) adı da verilir. Üç regalde, İsrailoğullarının Tapınak'ta kurbanlar adamak üzere Kudüs'e hacca gitmeleri adetti.

Ulu Günler

Yom Kippur'daki bir sinagogda dua eden Yahudiler, Maurice Gottlieb'in 1878 tarihli eserinden.

Ulu Günler (Yamim Noraim) yargılama ve bağışlanma kavramlarına odaklanır.

Diğer bayramlar

Hanuka

Hanuka ("Işık Bayramı"), İbrani takviminde Kislev ayının 25. günü başlar ve sekiz gün sürer. Bayram, festivalin sekiz gecesinin her birinde, mumların birer artırılarak yakılması ile Yahudi evlerinde idrak edilir.

Bayrama, "adama/tahsis" anlamına gelen Hanuka adı verilmiştir, zira bu gün, Tapınak'ın IV. Antiokhos Epiphanes tarafından ele geçirilmesinin ardından yeniden Tanrı'ya adanmasını simgeler. Ruhani açıdan, Hanuka'da "Zeytin Yağı Mucizesi" anılır. Talmud'a göre, Makabilerin Selevkos İmparatorluğu karşısındaki zaferinin ardından Kudüs Tapınağı'nın yeniden Tanrı'ya adanması sırasında, Tapınak'daki ebedi ışığı sadece bir gün beslemeye yetecek kadar kutsal yağ bulunmaktaydı. Mucizevi bir şekilde, bu yağ, yeni yağın preslenmesi, hazırlanması ve kutsanması için gerekli süre olan sekiz gün boyunca yanmıştı.

Tevrat'ta hiç bahsi geçmeyen Hanuka, Yahudilikte hiçbir zaman önemli bir bayram olarak görülmemişse de, özellikle Noel ile aynı zamanlara rastgelmesi ve İsrail Devleti'nin kurulmasından bu yana vurgu yapılan ulusal motifleri içermesinden ötürü modern zamanda çok daha yaygın şekilde kutlanmaya başlamıştır.

Purim

Kudüs sokaklarında Purim kutlamaları.

Purim, İran Yahudilerinin, Ester Kitabı'nda yazıldığı üzere, kendilerini yok etmek isteyen Haman'ın komplosundan kurtarılmalarının anıldığı, neşeli bir Yahudi bayramıdır. Bayramda, Ester Kitabı topluca okunur, karşılıklı yiyecek ve içecek hediye edilir, yoksullara sadaka verilir ve bir kutlama yemeği yenir (Ester 9: 22). Diğer adetler arasında, şarap içilmesi, hamanteş adı verilen özel hamur işlerinin yenmesi, maskeler takılıp kostümler giyilmesi, karnavallar ve partiler düzenlenmesi de vardır.

Purim, her yıl Miladi takvimde Şubat veya Mart'a denk gelen, İbrani takviminin Adar ayının 14. gününde kutlanır.

Tora okumaları

Aftara adı verilen, Tanah'ın diğer kitaplarından bağlantılı okumaların yanı sıra toplu Tora okumaları bayramların ve Şabat ibadetlerinin merkezinde yer alır. Sonbaharda, Simhat Tora'dan itibaren yıl boyunca, tüm Tora okunur.

Sinagoglar ve Dini Yapılar

Amsterdam'daki Esnoga sinagogunun içi.

Sinagoglar, Yahudilerin ibadet ettikleri ve kutsal metinler üzerinde çalışmalar yaptıkları mekanlardır. Genellikle, ibadet için ayrı odalar (ana mabet), daha küçük etüd odaları ve sıklıkla da cemaat ve eğitim için bir alan içerirler. Sinagoglar için belirli bir plan olmadığı gibi sinagogların mimari şekilleri ve iç tasarımları da büyük farklılıklar gösterir. Reform hareketinde sinagoglara mabet denir. Her sinagogda geleneksel olarak şu unsurlar bulunur:

Sinagoglara ek olarak, Yahudilikte önem taşıyan diğer yapılar arasında, yeşiva adı verilen Yahudi din okulları ve mikve adı verilen arınma havuzları da bulunur.

Yahudi Etik Anlayışı

Yahudi etiği Halaha’ya ait geleneklerle, diğer manevi ilkelerle ya da merkezi Yahudi erdemleriyle şekillenmiştir. Yahudi etiği tipik olarak, adalet, doğruluk, barış, sevmek ve naziklik, anlayış, alçakgönüllülük ve saygı gibi değerleri içerir. Bunlara ek olarak hayırseverlik (tzedakah) ve kötü konuşmaktan sakınmak (Lashon hara) gibi erdemlerde yahudi etiğinin parçalarıdır. Cinsellik ve diğer birçok konuda ise yahudiler arasında tartışma konularıdır.

Beslenme yasaları: Kaşrut

Yahudilikte beslenme yasalarına Kaşrut kuralları denir. Yahudi hukukunun gereklerine uygun gıdalara kaşer (İslamda "helal") adı verilirken, Yahudi hukukuna uygun olmayan gıdalara ise trefa (İslamda "haram") denir. Tora'da, kaşrut kuralları için hiçbir sebep gösterilmese de, hahamlar aralarında törensel arılık, insanlara dürtülerini kontrol etmenin öğretilmesi ve sağlık faydaları gibi farklı açıklamalar getirmişlerdir.

Kaşrut, diğer hayvanları yiyen kuş ve hayvanların ve deniz tabanında gezinerek diğer hayvanların dışkıları ile beslenen yaratıkların tüketilmesinden sakınılmasını emreder. Pis bir hayvan olarak kabul edilen domuz eti ve kabuklularla yumuşakça deniz ürünleri ile ilgili ciddi yasaklar vardır. Hayvan kesimi özel bir işlemle yapılır ve kutsal kitapta yavruyu ana sütü içinde pişirmenin yasak edilmesinden ötürü et ile süt birlikte yenmez.Birçok türün kesin çevirileri günümüze kadar hayatta kalmamıştır. Birçok kaşer olmayan kuş türünün adları artık kesin değil. Ama birkaç kuşun kaşrut durumu gelenekler aracılığıyla günümüze kadar gelmiştir. Tavuk ve Hindi yenilebilir. Amfibiler, sürüngenler ve böceklerin çoğu yasaklanmıştır.

Her ne kadar hijyenin sağlanması bir etken olmuş olabilirse de, kaşrutun daha derinde yatan anlamı yemek yeme fiiline ruhani bir boyut katmaktır. Bunun altında, Yahudilerin acı, hastalık, pislik ve hayvanlara eziyet gibi ruhsal "negatifler" içeren hiçbir şeyi ağızlarına koymaması düşüncesi yatar.. Ortodoks ve bazı Muhafazakar otoriteler, yahudi olmayan kişiler tarafından hazırlanmış işlenmiş üzüm ürünlerinin tüketilmesini yasaklar. Bunun nedeni antik çağda şarap kullanılarak yapılan rituellerdir.

Aile saflığı

Niddah ("ayrı düşen" anlamına gelir; çoğu zaman "aile saflığı" olarak da adlandırılır) yasaları ve erkekler ile kadınlar arasındaki etkileşimi düzenleyen çeşitli başka yasalar (örn. tseniut, mütevazı giyim), özellikle de Ortodoks Yahudiler tarafından, Yahudi yaşamında hayati etkenler olarak görülürse de, Reformcu ve Muhafazakar Yahudiler bunlara nadiren uyar.

Cinsel ilişkileri düzenleyen yasalardan biri, kadının adet döneminin başlamasından itibaren adet akıntısının bitiminden sonra yedi gün sayıp mikveye girene kadar cinsel birleşmenin olamayacağıdır.

Yaşam evreleri

Yaşam evreleri, Yahudi kimliğini güçlendirmek ve kişi ile cemaat arasında bağ oluşturmak üzere bir Yahudinin yaşamı boyunca meydana gelen olaylardır.

Cemaat liderliği

Klasik Kohenlik (Kehuna)

Yahudilikte Kudüs Tapınağı'nın işleri ve kurbanlardan sorumlu olan mabet görevliliğinin rolü İkinci Tapınak'ın M.S. 70 yılında yıkılmasından bu yana önemli ölçüde azalmıştır. Babadan oğula geçen bir statü olan Mabet görevliliği müessesesi, günümüzde artık törensel görevler dışında herhangi bir görevi olmamasına rağmen, halen birçok Yahudi cemaatinde saygı görür. Birçok Ortodoks Yahudi cemaatinde, gelecekteki Üçüncü Tapınak için Mabet görevlilerine ihtiyaç duyulacağına ve gelecekteki görevlerine hazır olmaları gerektiğine inanılır.

İbadet önderleri

Mişna ve Talmud zamanından günümüze dek, Yahudilik çok az ayin ve törenin uygulanması için uzmanlaşmış veya yetkin kişilerin bulunmasını gerektirmiştir. Bir Yahudi ibadet için gerekli koşulların çoğunu kendi başına yerine getirebilir. Tora ve aftara (Neviim kitabından ek kısımlar) okunması, matem tutanlar için dua edilmesi, damat ve gelin için bereketlendirme duası edilmesi, yemeklerden sonra şükran duası edilmesi gibi bazı faaliyetlerde minyan oluşturulması, yani on yetişkinin hazır bulunması gerekir (Ortodoks ve kimi Muhafazakar Yahudiler minyan için on yetişkin erkek bulunmasını şart koşarken, bazı Muhafazakar Yahudiler ile Reform Yahudileri kadınları da minyana dahil ederler).

Bir sinagogda en yaygın olarak bulunan profesyonel din adamları şunlardır:

Yahudi ayinlerinde, birçok cemaatte her zaman olmasa da bazen bir haham ve/veya hazan tarafından doldurulan iki özel rol vardır. Diğer cemaatlerde, bu roller ayinin bölümlerini dönüşümlü olarak yöneten cemaat üyeleri tarafından geçici olarak doldurulur:

Başta büyük cemaatler olmak üzere, birçok cemaatte bir de Gabbay vardır:

Bu üç vazife genellikle gönüllülük esasına dayanır ve bunları üstlenmek onur kabul edilir. Aydınlanma'dan bu yana, büyük sinagoglarda sıklıkla şatz ve baal kriyah olarak haham ve hazanlar işe alınmaktadır; birçok Muhafazakar ve Reformcu cemaatte hâlen bu uygulama söz konusudur. Öte yandan, Ortodoks sinagoglarında bu mevkiler dönüşümlü veya geçici olarak cemaat üyelerince doldurulur. Her ne kadar çoğu cemaat bir veya daha fazla hahamı işe alsa da, ABD'de profesyonel hazanların hizmetinden yararlanan cemaatlerin sayısı genelde düşerken diğer mevkiler için profesyonellerin kullanımı hâlen nadiren rastlanan bir durumdur.

Uzmanlık gerektiren dini roller

Tarihçe

Kökenler

Geleneksel bakış

Esther kitabından sahneler M.S. 244'te inşa edilen Dura-Europos sinagogunun duvarını süslemektedir.

Özü itibariyle, Tanah İsrailoğullarının tarihlerinin en başından İkinci Tapınak'ın yapımına kadar (M.Ö. 535 civarı) geçen dönemdeki Tanrı ile ilişkisinin hikâyesini anlatır. Bu, sıklıkla çekişmeli bir ilişki olmuş, İsrailoğulları Tanrı'ya olan inançları ile diğer tanrıların cazibesi arasında bocalamışlardır. Kutsal Kitap'ta yer alan gerçek üstü şahsiyetler arasında, inançları ile mücadele eden İbrahim, İshak ve Yakub ile İsrailoğullarını Mısır'dan çıkartan Musa da vardır.

İlk İbrani ve Yahudi halkının babası olarak kabul edilen İbrahim, çevresinde gördüğü putperestliği reddederek tek tanrıcılığı benimsemişti. Tek Tanrı'ya iman etmesinin ödülü olarak, İbrahim'e kalabalık bir soy vaat edildi: "[Rab] sonra Avram'ı dışarı çıkararak, 'Göklere bak' dedi, 'Yıldızları sayabilir misin? İşte senin soyun o kadar çok olacak'" (Tekvin 15:5). İbrahim'in ilk çocuğu İsmail, ikinci oğlu ise Tanrı'nın İbrahim'in kültünü sürdürecek ve sürülüp kurtarıldıktan sonra İsrail Diyarı'nı (o zamanki adı ile Kenaan Ülkesi) miras alacak olan İshak'tı. Tanrı ata Yakub'u ve çocuklarını, birçok kuşaktan sonra esir edilecekleri Mısır'a gönderdi. Tanrı'nın Musa'ya İsrailoğullarını esaretten kurtarmasını emretmesinin ardından Mısır'dan Çıkış gerçekleşti. İsrailoğulları, M.Ö. 1313 (Yahudi Yılı 2448) tarihinde Sina Dağı'nda toplantılar ve onlara Tora indirildi. (Neviim ve Ketuvim ile birlikte, bu kitaplar Yazılı Tora olarak bilinirken, Mişna ve Talmud ise Sözlü Tora olarak bilinir.) Sonunda, Tanrı onları İsrail diyarına götürdü.

Tanrı, Musa'nın erkek kardeşi Harun'un soyundan gelenleri İsrailoğlu toplumu içinde mabet görevlileri sınıfı olarak belirledi. İlk dinsel törenleri mişkanda (taşınabilir tapınak) yönettiler; sonrasında da onların soyundan gelenler Kudüs Tapınağı'nda ibadetten sorumlu oldular.

İsrailoğulları İsrail diyarına yerleştikten sonra, taşınabilir tapınak Şiloh şehrine yerleştirildi ve 300 yılı aşkın bir süre boyunca da burada kaldı. Bu süre içinde, kimileri halkın günahlarının cezası olarak Tanrı tarafından gönderilen saldırgan düşmanlara karşı halkı toparlaması için Tanrı önemli erkekler, zaman zaman da kadınlar, gönderdi. Bu, Yeşu Kitabı ile Hakimler Kitabı'nda anlatılır. Zaman içinde, ulusun ruhani düzeyi öylesine düştü ki, Tanrı Kadim Filistinlilerin Şiloh'daki taşınabilir tapınağı ele geçirmesine izin verdi.

Bunun üzerine, Samuel Kitapları'nda anlatıldığı gibi, İsrail halkı Samuel peygambere diğer milletler gibi, daimi bir hükümdar tarafından yönetilmeleri gereken bir noktaya geldiklerini söyledi. Samuel, isteksizce bu talebi kabul etti ve büyük fakat çok mütevazı bir insan olan Saul'u Hükümdar olarak atadı. Halk, Saul'a baskı yaparak kendisine Samuel tarafından aktarılan bir emre karşı gelmeye itince, Tanrı Samuel'e onun yerine Davud'u atamasını söyledi.

Kral Davud tahta geçtikten sonra, Nathan peygambere daimi bir tapınak yapmak istediğini söyledi ve yaptıklarının ödülü olarak, Tanrı Davud'a oğlunun tapınağı yapmasına izin vermeyi ve tahtın hep çocuklarında kalacağını vaat etti (Davud'un tapınağı inşa ettirmesine izin verilmemişti, zira, birçok savaşta yer aldığı için barışı temsil eden bir tapınak yaptırması uygun olmayacaktı). Bunun sonucunda, Tanrı'nın arzu ettiği ve Krallar Kitaplarında belirtildiği gibi, ilk daimi tapınağı Kudüs'te yaptıran da Davud'un oğlu Süleyman oldu.

Kudüs'teki Batı Duvarı (Ağlama Duvarı), İkinci Tapınak'ı çevreleyen duvardan geri kalmıştır. Tapınak Dağı, Kudüs'teki en kutsal mekandır.

Rabinik gelenek, Sözlü Tora veya sözlü kanun olarak bilinen hukuki yorum ve ayrıntıların esasında Tanrı'nın Sina Dağı'nda Musa'ya söylediklerine dayanan yazılı olmayan bir gelenek olduğunu savunur. Ne var ki, Yahudilere yönelik baskıların artması ve ayrıntıların unutulma tehdidi ile karşı karşıya gelmesi sonucunda, bu sözlü yasalar Haham Yehuda haNasi tarafından M.S. 200 civarında derlenerek Mişna oluşturuldu. Talmud, Mişna ile sonraki üç yüzyıl boyunca redakte edilen haham yorumları olan Gemara'nın bir derlemesinden oluşuyordu. Gemara, Yahudi ilim dünyasının iki önemli merkezi Filistin ve Babil'den çıkmıştır. Daha eski olan derlemeye Kudüs Talmudu denir. Dördüncü yüzyılda, İsrail'de derlenmiştir. Babil Talmudu ise, I. Ravina, II. Ravina ve Rav Aşi tarafından M.S. 500'de derlenmiş, ancak daha sonraları da düzenlenmeye devam etmiştir.

Eleştirel tarihi bakış

Eleştirel yaklaşan akademisyenler (mütedeyyin olan ve olmayan Yahudiler) aralarında İbrani Kutsal Kitabı'nın da bulunduğu kutsal metinlerin Tanrı tarafından dikte ettirildiğini reddederken kimileri bunların vahyolunduğu savını reddeder. Bunun yerine, bu metinlerin insanlar tarafından kaleme alındığını ve belirli tarihi ve kültürel bağlamlarda anlam kazandığını düşünürler. Bu akademisyenlerin birçoğu belgesel hipotezin genel ilkelerini kabul eder ve Tora'nın birbirinden ayrılan hikâyelere dikkat çekecek bir şekilde bir araya getirilmiş bir dizi tutarsız metinden oluştuğunu öne sürer.[26][27][28]

Tora tomarı.

Bu akademisyenler, İsrailoğullarının ve İsrail dininin kökenlerine dair çeşitli teorilere sahiptir. Çoğunluğu, Birinci Tapınak döneminde İsrail ulusunu oluşturan insanların kökenlerinin Mezopotamya ve Mısır'a dayandığı konusunda birleşse de, bazıları bu halkların atalarının bir kısmının veya tümünün Mısır'da köle olup olmadığını sorgulamaktadır. Birçoğu, Birinci Tapınak döneminde, İsrail halkının henoteist olduğunu, yani her milletin kendine ait bir tanrısı olduğuna, ancak kendi tanrılarının diğerlerinin tanrılarından üstün olduğuna inandıklarını savunur.[29][30] Kimileri ise, katı tek tanrıcılığın Babil döneminde, belki de Zerdüştlükteki dualizme bir tepki olarak geliştiğini savunur.[31]

Bu görüşe göre, Yahudilerin çoğunluğu kendi tanrılarının tek tanrı (dolayısıyla da herkesin tanrısı) olduğuna ve vahyin kaydının (Tora) evrensel gerçekleri içerdiğine ancak Helenistik dönemde inanmaya başlamıştır. Bu yaklaşım, Yahudi olmayanlar arasında Yahudiliğe olan ilgideki artışı (bazı Yunanlar ve Romalılar, görsel olarak temsil edilemeyen bir tanrıya olan inançlarından ötürü Yahudileri en "felsefi" halk olarak görüyordu) ve Yahudilerin evrensel gerçekleri belirlemeye çalışan Yunan fesefesine yönelik yoğunlaşan ilgisini yansıtıyor, dolayısıyla da –potansiyel olarak- en azından "tüm tanrılar birdir" anlamında tek tanrıcılık fikrine gidiyordu. "Yahudilik ile bire bir örtüşen, sınırları açık şekilde belirlenmiş bir Yahudi ulusu fikri de bu zamanda oluşmuştur."[32] Bir akademisyene göre, nihayetinde Hristiyanlık dininin ve Rabinik Yahudiliğin doğuşu ile sonuçlanan ilk Hıristiyanlar ile Ferisiler arasındaki çatışma, Yahudilerin kendi ulusal adanmışlık iddiaları ile teolojik evrenselciliği bağdaştırma mücadelelerini yansıtıyordu.[33]

Tel Aviv Üniversitesi'nden Prof. Ze'ev Herzog'a göre, bir devlet dini olarak tek tanrıcılık muhtemelen "İsrail Krallığı'nın ortadan kaldırılmasının ardından, Yehuda Krallığı döneminde icat edilmiştir." Herzog şöyle devam ediyor: "Tek tanrıcılığın İsrail ve Yehuda krallıkları tarafından ne zaman benimsendiği sorusu, iki tanrıdan bahseden eski İbranice yazıtların keşfedilmesi ile ortaya çıkmıştır; Yehova ve Aşerah'ı. Negev tepesi bölgesinin güneybatısındaki Kuntiliet Ajrud ve Yahudiye eteklerindeki Khirbet el-Kom'daki iki kazı alanında, "Yehova ve Aşerah'ı," "Yehova Şomron ve Aşerah'ı," "Yehova Teman ve Aşerah'ı"ndan bahseden yazıtlar bulunmuştur. Yazıtları hazırlayanlar, iki tanrıyı, Yehova ve eşi Aşerah'ı tanıyorlar ve bu ikilinin adına şükranlarını sunuyorlardı." [34]

Kenaan etkisi

Yehova'nın kökenleri, merkezinde Yunan panteonuna çok benzer bir tanrılar panteonunun bulunduğu daha önceki Kenaan dinine dayanıyor olabilir. Bu panteonun en tanınan tanrısı, Tevrat'ta da ismi altmışdan fazla defa geçen Ba'al'di.[35] Ba'al, tapılması Tanah'da defalarca yasaklanan fırtına ve bereket tanrısıydı.[36] Hayatta kalmaya odaklanmış bir toplumda, bereket en yüksek faydayı temsil ediyordu. Bununla birlikte, Ba'al panteonun başı değildi. Bu unvan, Merhametli El'e aitti. İlk olarak Mendenhall tarafından ortaya atılan bir teoriye göre, kendi kendini marjinalize etmiş, bir grup mazlum insan, yani apiru (kurulu düzenin dışında duran insanları tanımlayan, muhtemelen İbrani kelimesinin de kökeni olan bir terim) baş tanrıları olarak El'e tapınmaya başladı.

Esasında bir Kenaan tanrısı olmayan Yehova olarak bilinen tanrıya tapınma, muhtemelen Levant bölgesinin güneyindeki Midyan'da[37] ortaya çıkmış, Levant bölgesine de güneyden bir grup göçebe tarafından getirilmişti (Tevrat geleneğine göre, Mısır'dan gelen köleler). Yabancı tanrı Yehova'nın yerel tanrı El ile birleştiği ve Yehova'nın El'in birçok özelliğini aldığına inanılmaktadır: yaşlı bir tanrı; bilge bir tanrı; hatta yaratıcı bir tanrı.[38] Bu birleşmeye ek kanıt olarak, Tanah'ta Tanrı için "El" kelimesi kullanılır. Özellikle, Rabinik kaynaklarda Tanrı için "El-Şaday" terimi kullanılır. El-Şaday'ın, El'in yeryüzünde oturmasına yapılan bir gönderme ile, "Dağda oturan El" anlamına gelmesi kuvvetle muhtemeldir.[39]

Genellikle, İsraillilerin yeni, yerleşik bir etnik grup olarak konumlarını M.Ö. 12. yüzyılda pekiştirdikleri düşünülürse de[40], başta Israel Finkelstein olmak üzere bazı arkeologlar İsraillilerin baskı altındaki insanlar tarafından oluşturulmuş bir koalisyon olduğu iddiasını, Yahudi halkının ayrı bir etnik grup olarak ortaya çıkışının M.Ö. dokuzuncu veya sekizinci yüzyıla kadar gerçekleşmediğini savunarak reddetmektedir.[41]

Zaman içinde, Yahudilik Kenaan panteonunun diğer tüm tanrı ve tanrıçaları ile tüm bağlantılarını keserek tek tanrıcı bir din olmuştur. Ancak bunun ne zaman gerçekleştiği de ayrı bir tartışmanın konusudur. Yehova'nın El ile birleşmesinden ve sadece Yehova'ya ibadeti merkez alan resmi ortodoksluğun ortaya çıkışından çok daha sonra İsrailoğullarının Yehova'nın eşi olarak Aşerat'a da tapınması veya hürmet göstermesini savunan argümanlar ortaya konmuştur. Kenaan panteonunda El'in eşi olan Aşera'dan[42], genellikle bu tanrıçaya tapınmanın veya stylize edilmiş bir ağaç şeklinde olduğuna inanılan kült sembolünün kullanımının kınanması bağlamında Tanah'da kırktan fazla defa bahsedilir.[43] Çok da puta benzemeyen bu sembolün özellikle İsrailoğulları kadınları arasında yaygın bir tapınma aracı olarak kullanılmasına (resmi ortodoksluk tarafından olmasa da halk arasında) hoşgörü gösterildiğine inanılmaktadır.[44]

Kuntillet Ajurd ve Khirbet el-Kom'da bulunan yazıtlarda, "Yehova ve Aşera'sına" atıfta bulunulmaktadır.[45] Yazıtların tanrıça Aşera'ya mı yoksa Aşera kültünün bir sembolü olan "Aşera"ya mı atıfta bulunduğu tartışılmaktadır. Her iki durumda da, Yehova'nın Aşera ile ilişkilendirildiğine şüphe yoktur. Muhtemelen Yehova'nın El'in birçok özelliği ile birlikte, eşini de aldığı algılaması ortaya çıkmıştır.

Aşera'nın ve tüm Kenaan tanrılarının İsrailoğullarının dininden kati olarak tasviye edilmesinde, M.Ö. 621 yılında Josiah tarafından gerçekleştirildiğine inanılan reformasyonun muhtemelen etkisi olmuştur.[46]

Antik çağ

Başkenti Kudüs olan Birleşik Monarşi Saul'un hükümdarlığı döneminde kuruldu ve Kral Davud ve Süleyman'ın hükümdarlığında devam etti. Süleyman'ın ardından, ülke İsrail Krallığı (kuzeyde) ve Yehuda Krallığı (güneyde) olmak üzere iki ayrı krallığa ayrıldı. İsrail Krallığı, M.Ö. 8. yüzyılda Asur hükümdarı II. Sargon tarafından fethedildi ve ülkenin başkenti Samarya'dan çok sayıda insan esir edilerek Media ve Habur vadisine götürüldü. Yehuda Krallığı ise, M.Ö. 6. yüzyılda Babil ordusu tarafından fethedilene kadar bağımsız bir devlet olarak varlığını sürdürdü. Bu sırada, Yahudilikte ibadetin merkezinde yer alan Birinci Tapınak da yıkıldı. Yehudalı seçkinlerin Babil'e sürgün edilmesi ile ilk Yahudi diyasporası da oluşmuş oldu. Bu esaret döneminde, Babil'deki Yahudiler, "Babil Talmudu"nu, Yehuda'da kalan Yahudiler ise "Filistin Talmudu"nu kaleme almışlardır. Bunlar, Tora'nın ilk bilinen yazılı halleridir ve Babil Tamudu da günümüzde kullanılan Talmud'dur. Babil'in Persler tarafından fethedilmesinin ardından, Babil Sürgünü olarak da bilinen yetmiş yıllık dönemden sonra Babil'deki Yahudilerin birçoğu memleketine döndü. Yeni İkinci Tapınak inşa edildi ve eski dini uygulamalara yeniden başlandı.

İkinci Tapınak'ın ilk yıllarında, en yüksek dini otorite, Büyük Meclis olarak bilinen başını Ezra Kitabı'ndan Ezra'nın çektiği bir konseydi. Büyük Meclis'in diğer başarıları arasında, Tevrat'ın son kitaplarının bu dönemde kaleme alınması ve kanunun kesinleştirilmesidir. Helenistik Yahudilik, M.Ö. 3. yüzyıldan itibaren Ptolomeos dönemi ve sonrası Mısır'da yayılmaya başlamış ve gnostisizm ile Erken Hıristiyanlığın yükselişine paralel olarak 3. yüzyıldaki düşüşüne kadar, Roma İmparatorluğu'nun her yerinde kayda değer bir hoşgörülen din (religio licita) haline gelmiştir.

Milattan sonra 66'da, Roma yönetimine karşı patlak veren Yahudi ayaklanmasından sonra, Romalılar Kudüs'ü neredeyse tümüyle yıktı. İkinci bir ayaklanmanın ardından ise, Yahudilerin Kudüs şehrine girmesi yasaklanırken çoğu Yahudi ibadeti de Roma tarafından yasaklandı. Kudüs'ün yıkılmasının ve Yahudilerin sürülmesinin ardından, Yahudilerin ibadetinin Tapınak etrafında merkezlenmesi sona erdi, kurbanın yerini dua aldı ve ibadet, cemaatin öğretmeni ve önderi olarak hareket eden hahamlar etrafından yeniden şekillendirildi (bkz. Yahudi diyasporası).

Tarihte Yahudi gruplaşmaları (1700 yılına kadar)

Milattan Sonra 1. yüzyıl civarında, aralarında Farisiler, Sadukiler, Zealotlar, Esseniler, Yazıcılar ve Hıristiyanların da bulunduğu çok sayıda küçük Yahudi mezhebi bulunuyordu. İkinci Tapınak'ın M.S. 70 yılında yıkılmasının ardından bu mezhepler de yok olmuştur. Hristiyanlık, Yahudilikten kopup ayrı bir din haline gelerek varlığını sürdürdü; Ferisiler ise Rabinik Yahudilik (günümüzde kısaca "Yahudilik") şeklinde ayakta kalmıştır. Sadukiler, Neviim ve Ketuvim'in vahyolunduğunu reddederek tek vahyolunmuş kitap olarak addettikleri Tora'ya dönmüşlerdir. Sonuç olarak, Ferisilerin inanç sisteminin (modern Yahudiliğin temelini oluşturan) bazı temel özellikleri Sadukilerden de kabul görmemiştir.

Sadece Tora'yı esas alan Sadukiler gibi, 8. ve 9. yüzyıllarda bazı Yahudiler Mişna'da kayda geçen (ve daha sonra her iki Talmud ile hahamlar tarafından geliştirilen) Sözlü Yasa'nın otoritesini ve vahyolunduğunu reddetmiş, bunun yerine sadece Tanah'ı esas almışlardır. Bu gruplar kısa sürede, rabinik geleneklerden ayrılan kendi sözlü geleneklerini oluşturmuş, sonunda da Karaim mezhebini kurmuşlardır. Günümüzde hâlen az sayıda Karay varlığını sürdürmekte, bunların büyük bölümü de İsrail'de yaşamaktadır. Rabinik Yahudiler ve Karay Yahudileri birbirlerinin Yahudi olduğunu kabul etmekle birlikte, öteki inancın kusurlu olduğunu savunmaktadır.

Zaman içinde, Yahudiler farklı etnik gruplara bölünmüşlerdir; diğerlerinin yanı sıra, Aşkenaz Yahudiler (Orta ve Doğu Avrupalı), Sefarad Yahudileri (İspanya, Portekiz ve Kuzey Afrika'dan), Etiyopya'dan Beta Israel ve Arap Yarımadası'nın güney ucundan Yemen Yahudileri. Bu kültürel bir ayrım olup herhangi bir doktrinel anlaşmazlığa dayanmamaktadır, ancak aradaki mesafe uygulama ve dualarda küçük farklılıklara yol açmıştır.

Baskılar

Ana madde: Yahudilere yönelik baskılar, Antisemitizm ve Antisemitizmin tarihi

Antisemitizm (Yahudi düşmanlığı), Ortaçağ'da ortaya çıkmış, kendini, baskılar, pogromlar, din değiştirmeye zorlama, sürülmeler, sosyal kısıtlamalar ve gettolara kapatma şeklinde göstermiştir.

Bu niteliksel olarak, antik çağlarda Yahudilere yönelik baskılardan farklı olmuştur. Antik çağdaki baskı siyasi sebeplere dayanıyor, Yahudiler başka herhangi bir etnik gruptan farklı bir muameleye tabi tutulmuyorlardı. Kiliselerin yükselişi ile birlikte, Yahudilere yönelik saldırıların daha ziyade özellikle Hıristiyanlığın Yahudilere ve Yahudiliğe bakışından kaynaklanan teolojik değerlendirmelerden destek almaya başlamıştır.[47]

Hasidizm

Ana madde: Hasidik Yahudilik

Hasidik Yahudilik, Baal Şem Tov (veya Besht) olarak da tanınan Yisroel ben Eliezer (1700-1760) tarafından kurulmuştur. Kökenleri, Yahudi halkının baskıya uğradığı, Avrupalı Yahudilerin kendi içlerine dönerek Talmud çalışmalarına odaklandığı bir döneme dayanır; çoğu kişi, Yahudi yaşamının birçok ifadesinin gereğinden fazla "akademik" hale geldiğini ve ruhaniyet ile neşe üzerinde hiç durmadığını hissediyordu. Müritleri birçok takipçi çekerek Avrupa'nın her yerinde sayısız Hasidik tarikatlar kurmuşlardır. Hasidik Yahudilik zaman içinde Avrupa'daki birçok Yahudinin yaşam biçimi haline gelmiş, 1880'li yıllardaki Yahudi göç dalgaları, bu akımı Amerika Birleşik Devletleri'ne de taşımıştır.

Başlarda, Hasidik olan ve olmayan Yahudiler arasında ciddi bir hizipleşme yaşanmıştır. Avrupalı Yahudilerden Hasidik hareketi reddedenleri Mitnagdim ("Karşıtlar/Reddiyeciler") olarak adlandırıyordu. Hasidik Yahudiliğin reddedilmesinin sebepleri arasında, Hasidik ibadetin aşırı yoğun olması, liderlerine geleneklerin dışında yanılmazlık ve mucize yaratma özelliklerini isnat etmesi ve mesihçi bir mezhep haline gelebileceğine yönelik endişeler vardı. O zamandan bu yana, Hasidler ile rakipleri arasındaki farklılıklar kademeli olarak azalmış, bugün her iki grup da Haredi Yahudiliğin parçası haline gelmiştir.

Aydınlanma ve Reform Yahudiliği

Ana madde: Haskala ve Reform Yahudiliği

On sekizinci yüzyılın sonlarında, Avrupa Aydınlanma olarak da bilinen bir grup entelektüel, sosyal ve siyasi hareketin etkisi altına girdi. Aydınlanma, Avrupa'da Yahudilerin kendi dışlarındaki laik dünya ile etkileşimlerini yasaklayan kanunların azalmasına da yol açarak Yahudilerin laik eğitim ve deneyime erişimesine imkân vermiştir. Gerek Aydınlanma'ya gerekse bu yeni özgürlüklere tepki olarak özellikle Orta Avrupa'da Haskala veya "Yahudi Aydınlanması" adı verilen buna paralel bir Yahudi hareketi de başlamıştır. Hareket, laik toplum ile entegrasyona ve akıl gibi, dini olmayan bilgiye ulaşma çabasına önem veriyordu. Haskala'nın destekçileri ile daha geleneksel Yahudi kavramlarının takipçileri arasındaki etki ve tepkiler Yahudilikte bir dizi farklı kolun oluşumu ile sonuçlanmıştır: Haskala destekçileri Reform Yahudiliği ve Liberal Yahudiliği, gelenekselciler Ortodoks Yahudiliği, her iki taraf arasında bir denge noktası arayan Yahudiler ise, Masorti ve Muhafazakar Yahudiliği kurmuşlardır. Bu süreçte birkaç küçük grup da ortaya çıkmıştır.

Günümüzde Yahudilik

Yahudilik dünyanın her yerine yayılmıştır. Mumbai şehir merkezinde bir sinagog.

Amerika Birleşik Devletleri, İsrail, Kanada, Birleşik Krallık, Arjantin ve Güney Afrika gibi modern ekonomilere sahip sanayileşmiş ülkelerin birçoğunda, çok farklı Yahudilik uygulamaları bulunmakta, bunun yanı sıra, laik ve dindar olmayan Yahudilerin sayısında da artış görülmektedir. Örneğin, 2001 Ulusal Yahudi Nüfus Araştırması'na göre, dünyada en kalabalık ikinci Yahudi nüfusa ev sahipliği yapan Birleşik Devletler'deki Yahudi toplumunda, 5,1 milyon Yahudiden 4,3 milyonu din ile bir şekilde bağlantılıydı. Din ile ilgisi olan Yahudi nüfusun %80'i bir şekilde dini ibadete katılırken sadece %48'i bir sinagoga üyeydi.

Bu durumu bir kriz olarak algılayan ABD ve Kanada'daki dini (ve laik) Yahudi hareketleri, Yahudi cemaatindeki karma evlilikler ve asimilasyon oranlarındaki artıştan büyük endişe duymaktadır. Amerikalı Yahudiler daha geç evlendikleri ve daha az sayıda çocuk sahibi oldukları için, ülkedeki Yahudiler arasındaki doğum oranları 2,0'dan 1,7'ye düşmüştür (nüfus ikame oranı 2,1'dir). Karma evlilik oranları ABD'de %40 ile 50 arasında iken, karma evlilik yapan çiftlerin çocuklarından sadece üçte biri Yahudi olarak yetiştirilmektedir. Karma evlilikler ve düşük doğum oranları yüzünden, ABD'deki Yahudi nüfusu 1990 yılında 5,5 milyondan 2001 yılında 5,1 milyona düşmüştür. Bu, Diyaspora'daki Yahudi cemaatindeki genel nüfus eğilimleri açısından da gösterge niteliği taşımakla birlikte, toplam nüfus üzerine odaklanılması, Haredi Yahudilik gibi bazı mezhepler ile cemaatlerdeki büyüme eğilimlerini gizlemektedir.

Baal teşuva hareketi, dine "dönen" veya daha dindar hale gelen Yahudilerin oluşturduğu bir harekettir.

Yahudilik ve diğer dinler

Hristiyanlık ve Yahudilik

Ayrıca bakınız: Judeo-Hıristiyan, Hristiyanlık ve antisemitizm, Yahudilikte İsa'ya bakış, İsa'nın kültürel ve tarihi geçmişi ve Hıristiyan-Yahudi uzlaşısı

Tarihçiler ve teologlar bazı Hıristiyan gruplar ile Yahudi halkı arasındaki değişen ilişkiyi düzenli olarak gözden geçirmektedir; Hıristiyan-Yahudi uzlaşısı başlıklı makale güncel meselelerden birini ele almaktadır.

İslam ve Yahudilik

İslam ve Yahudilik arasında karmaşık bir ilişki bulunmaktadır. Geleneksel olarak, İslam topraklarında zımmi statüsünde yaşayan Yahudilerin dinlerini uygulamalarına ve kendi iç meselelerini yönetmelerine, çeşitli koşullar çerçevesinde izin veriliyordu.[48] Müslümanlara cizye (her özgür yetişkin gayrımüslüm erkekten alınan vergi) ödemek zorundaydılar.[48] İslami yönetim altında, zımmiler düşük bir statüye sahiptiler. Silah taşımalarının ve Müslümanları ilgilendiren davalarda şahitlik etmelerinin yasaklanması gibi çok sayıda sosyal ve yasal engelleri vardı.[49] Ancak bu engellerin büyük bölümü sembolikti. En onur kırıcı olanı ise, Kuran'a ya da hadislere dayanmayan ancak Ortaçağ başlarında Bağdat'ta ortaya çıkan ve son derece düzensiz bir şekilde uygulanan ayırt edici kıyafet giyme zorunluluğuydu.[50] Yahudiler dinleri yüzünden öldürülme ya da sürülme veya zorla din değiştirmeleri yönünde baskı ile nadiren karşılaşmışlar, çoğunlukla da ikamet ve meslek tercihlerinde serbest olmuşlardır.[51] Nitekim, Emeviler ve Abbasilerin yönetimi altında 712-1066 yılları arası dönem İspanya'daki Yahudi kültürünün altın çağı olarak adlandırılır. Yahudilere yönelik katliamların en önemli örneklerinden biri, 12. yüzyıl Endülüs'ünde Muvahhid hanedanının hükümdarları tarafından Yahudilerin öldürülmesi ya da din değiştirmeye zorlanmasıdır.[52] İkamet ettikleri yeri seçme özgürlüklerinin ellerinden alındığı örneklerin başında ise, Yahudilerin 15. yüzyıldan başlayarak, özellikle de 19. yüzyıl başlarından itibaren Fas'ta mellah adı verilen duvarlarla çevirili mahallelerde yaşamaya zorlanmasıdır.[53]

Hizbullah ve Hamas gibi Arap-İslami hareketlerin propragandasında, İran İslam Cumhuriyeti'nin çeşitli kurumları tarafından yapılan çeşitli açıklamalarda ve Refah Partisi'ne yakın gazete ve diğer yayınlarda standart antisemitik temalar yaygın olarak kullanılmaktadır.[54]

Yahudiliği içine alan sinkretik hareketler

Yahudilikten unsurları diğer dinlerinkilerle birleştiren bazı örgütlenmeler de bulunmaktadır. Bunların en tanınmışı, çoğunlukla Yahudi olmayanların yanı sıra bazı etnik Yahudilerin de üyeleri arasında bulunduğu, Yahudileri Hıristiyanlığa çekmek amacıyla başlatılan, Mesihçi Yahudilik adlı Hıristiyan hareketidir. Mesihçi Yahudilik, tarihi olarak neredeyse tamamen İsa'nın ikinci defa gelmesi için Yahudilerin İsa'yı mesih olarak kabul etmesi gerektiği inancını savunan Hıristiyan Evanjelist örgütler tarafından maddi olarak desteklenmiştir. Bu gruplar, tipik olarak Hıristiyan teolojisini ve Kristoloji'yi Yahudi dini uygulamalarından oluşan ince bir cila ile bir araya getirirler. Bu gruplar arasından en tartışmalı olanı, ABD'nin büyük şehirlerinde sayısız misyonerlik kampanyaları ile etnik Yahudileri aktif şekilde Hıristiyanlığa çekmeye çalışan, İsa için Yahudiler'dir.

Sinkretizmin diğer örnekleri arasında, Mesihçi Yahudilik gibi, pagan veya Vika inançlarını Yahudiliğin bazı uygulamaları ile bir araya getiren gevşek örgütlenmiş az sayıda Yahudinin oluşturduğu Judeo-Paganlar da vardır. Bir diğer gevşek örgütlü grup olan Yahudi Budistler ise, inançlarında Asya ruhaniliğine de yer verirler; bazı Yenilenmeci Yahudiler ise rahatça ve açık bir şekilde Budizm, Sufizm, Kızılderili dini ve diğer dinlerden de unsurları almaktadır.

Yahudilikteki mistik Kabbala uygulaması, Kabbala Merkezi'nin temsil ettiği bir hareket doğurmuştur. Merkezde, çeşitli dinlerden öğretmenler görev almaktadır.

Yahudilik'te ahiret inancı tarihi bir gelişme izlemiştir. Tevrat'ın bazı bölümlerinde ahiret inancına dair ipuçları bulunmaktadır. Bazı dinler tarihçilerine göre, yeniden dirilme ile ilgili metinler günümüze kadar ulaşmadığı için Yahudiler bu tür inançları Babil Sürgünü sırasında İran'dan almışlardır.

Babil Sürgünü öncesi Yahudilik'te iyi, kötü, ölen bütün insanlar "Şeol" adı verilen bir yere gidecekler, orada üzüntülü bir şekilde varlıklarını sürdürecekler, ruhları da mezarda kalacaktır. Yahudilik'te ahiret inancı konusunda, daha sonraki dönemlerde birtakım gelişmeler olmuş, yeniden dirilme, yargılanma, sonsuz yaşam, cennet, cehennem gibi inançlar ortaya çıkmıştır. Yahudilik'teki cennet (Gan Eden), cehennem (Geinam), hüküm günü vb. ilgili emirleri Talmud açıklamıştır. Yahudilerin, Müslümanlık ve Hristiyanlık'ta olduğu gibi belli başlı iman esaslarına kavuşmaları filozof Rabbi Moşe ben Maymon (Maymonides, 1135-1204)'le mümkün olabilmiştir. O'nun meydana getirdiği günümüze ulaşan 13 Maddelik İnanç Esasları şudur;

  1. Tanrı var olan her şeyin yaratıcısıdır.
  2. Tanrı birdir.
  3. Tanrının bedeni yoktur, hiçbir şekilde tasvir edilemez.
  4. Tanrının başlangıcı ve sonu yoktur.
  5. Yalnız Tanrı'ya dua edilmelidir.
  6. Peygamberlerin bütün sözleri doğrudur.
  7. Musa, bütün peygamberlerin en büyüğüdür.
  8. Elimizdeki Tora, Tanrı tarafından Musa'ya verilen ve günümüze kadar değiştirilmeden gelen kitabın aynıdır.
  9. Dinimiz ilahî bir dindir.
  10. Tanrı, insanların bütün hareket ve düşüncelerini bilir.
  11. Tanrı, emirlerine uyanları mükafatlandırır, uymayanları eğer tövbe etmezlerse cezalandırır.
  12. Tanrı gecikmiş olsa da Mesih'i gönderecektir.
  13. Ruhumuz ölümsüzdür. Tanrı dilediğinde ölüleri diriltecektir.

Yahudiler ibadetlerini sinagoglarda (Bet Kneset) yaparlar. Sinagoglar'da rulo halinde el yazması Tevrat tomarlarının konulduğu, Ehal HaKodeş adı verilen, Doğu'ya (Mizrah) yönelik kutsal bir bölme vardır. Sinagoglarda Yedi Kollu Şamdan (Menora) da bulunur. Bundan ayrı olarak Kral Davud'un mührü kabul edilen iki üçgenden meydana gelmiş Magen David denilen altı köşeli bir yıldız da vardır.

Yahudiler sinagoglarda Tevrat'tan bazı parçaları sesli bir şeklide okurken bazı bölümler ise sessiz okunur. Tevrat rulolarının kılıfından çıkarılarak hazan tarafından okunması, ibadetin en önemli anıdır. Yahudilkte sinagog dışında evlerde de ibadet edilebilir ancak cemaat ile ibadet daha makbul sayılır.

Musevi evlerinin giriş kapılarının ve tuvalet banyo hariç her kapısının sağ pervazında "Mezuza" denilen, rulo haline getirilmiş Tevrat'tan cümlelerinin yazılı olduğu kutucuklar çakılıdır. Eve giriş çıkışta Yahudiler bu kutucuğa dokunarak parmaklarını öperler. İbadet, Doğu yönüne yönelerek yapılır. Başa Kipa, adı verilen takke takılır. Erkekler her sabah sırtlarına beyaz renkte ve mavi çizgileri olan dua şalı Tallit giyerler. Kadınların ibadete katılma mecburiyeti yoktur, ancak başları örtülü olarak ibadete katılabilirler.

Yahudi dininde ibadet esasını ilâhiler oluşturur. İbadet sırasında okunan bazı kalıplaşmış dua ve ilâhiler vardır. Dua, dindar Yahudinin yaşamında önemli bir yer işgal eder. Yahudilikte ibadet günlük ve haftalık olmak üzere ikiye ayrılır. Günlük ibadet sabah, öğle ve akşam yapılır. Haftalık ibadet ise Cumartesi (Şabat) günü havra (sinagog)'da yapılır.

Yahudiler sabah ayininde bir dua şalı (Tallit) kuşanırlar. Bayram ve Cumartesi günleri dışında sabah ayininde, sol pazu (Solaklar sağ pazuya) ile alına içinde Tora'dan bölümlerin bulunduğu küçük kutucukların takılı olduğu birer dua kayışı Tefilin bağlanır. Dualar ayakta, oturarak vücudu sallayarak ve bazen öne hafifçe eğilerek okunur. Toplu dualar 13 yaşına girmiş en az 10 erkeğin (Minyan) iştirakiyle yapılır.

Cumartesi ibadeti, cuma akşamı güneşin batmasıyla başlar, cumartesi akşamı güneşin batışından sonra sona erer. Bu ibadet sinagogda yapılır. Bu maksatla cumartesi günü ateş yakmak, çalışmak, taşıt kullanmak vb. yasaktır.

Musevîlik'te Tanrının adını telaffuz etmek günah sayıldığından YHWH ismi yerine Elohim, Şaday, Adonay gibi isimler kullanılır hatta bunların da yerine Haşem yani "İsim" kullanılır. Yehova, Musevîlerin millî ve hâkim bir Tanrısı'dır. İnsan da O'nun kulu durumundadır. İnançlarına göre Yehova sadece İsrâiloğulları'na şefaat eden, kıskanç bir Tanrı'dır. İsrâiloğulları yabancı bir ülkede de O'nun tarafından korunacaktır. O, İbrahim, İshak ve Yakub'un Tanrısı'dır.

Ayrıca bakınız

Yahudiler ve Yahudilik

Yahudi hukuku ve dini

Karşılaştırmalı

Dipnotlar

  1. Shaye J.D. Cohen 1999 The Beginnings of Jewishness: Boundaries, Varieties, Uncertainties, Berkeley: University of California Press; p. 7
  2. İsrail'de yaşayan dünyadaki Yahudilerin oranı 2007'de %41'e çıktı. - Haaretz - Israel News
  3. Haham Jonathan Rietti. Çıkış'ın Gerçekten Yaşandığını Nereden Biliyorsunuz? "Emunah" kelimesi Kral James İncili'nde yanlış biçimde "iman" veya "inanç" olarak çevirilmiştir. Oysa gerçekte, kanaat anlamına gelmektedir; bu ise Tanrı'nın varlığına dair deneyime dayanan çok daha yadsınamaz bir bilgidir.
  4. Rabbi S. of Montpelier, Yad Rama, Y. Alfacher, Rosh Amanah.
  5. M. San 10:1.
  6. Dogma in Medieval Jewish Thought, Menachem Kellner.
  7. "Maimonides’ 13 Foundations of Judaism". Mesora. http://www.mesora.org/13principles.html. "Öte yandan, bu temel inançlardan herhangi birini reddeden kişi [Yahudi] ulusu[nu] terk etmiş ve temel inançları reddetmiş, sapkın, inkarcı v.s. sayılır."
  8. Haham Mordechai Blumenfeld. "Maimonides, 13 Principles of Faith". Aish HaTorah. http://www.aish.com/spirituality/philosophy/Maimonides_13_Principles_-_Part_1_God_as_Creator.asp. "İbn Meymun'a göre, inanç esaslarının kabulü kişinin İsrail Halkının bir üyesi olarak Yaradan ve Tora'sı ile bağlantı kurması için gerekli asgari şarttır."
  9. 1 2 3 4 Daniel Septimus. "The Thirteen Principles of Faith". MyJewishLearning.com. http://www.myjewishlearning.com/beliefs/Theology/Thinkers_and_Thought/Doctrine_and_Dogma/The_Middle_Ages/Principles_of_Faith.shtml.
  10. "Jewish principles of faith - Maimonides' 13 principles of faith". Global Oneness web sitesi. http://www.experiencefestival.com/jewish_principles_of_faith_-_maimonides_13_principles_of_faith. "Ne var ki, birçok Hıristiyan mezhebinin aksine, Yahudi cemaati hiçbir zaman tek bir bağlayıcı kateşizm geliştirmemiştir."
  11. Ronald L. Eisenberg (2004). The JPS guide to Jewish traditions. Jewish Publication Society. s. 509. ISBN 0827607601. http://books.google.co.il/books?id=_qGHi_9K154C&pg=RA13-PA509&lpg=RA13-PA509&dq=Maimonides'+thirteen+principles+of+faith&source=bl&ots=TJOnG20ODX&sig=wojSBmSHzGwOIQsqzs3tf5M-1bY&hl=en&ei=IE_jSZTULIaGsAa98qzfCA&sa=X&oi=book_result&ct=result&resnum=4. "'Dogma' kavramı … Museviliğin temel fikirlerinden değildir."
  12. "What Do Jews Believe?". Mechon Mamre. http://www.mechon-mamre.org/jewfaq/beliefs.htm. "İbn Meymun tarafından düzenlenen inancın 13 esası, Yahudi inançlarının geniş kabul gören bir listesini yaratmaya en yakın çalışmadır."
  13. The JPS guide to Jewish traditions, page 510, "Zaman içinde neredeyse her kesimden kabul görmeyi başaran tek çalışma, İnancın On üç Esası'dır."
  14. "Judaism 101: A Glossary of Basic Jewish Terms and Concepts". Union of Orthodox Jewish Congregations in America. April 12, 2006. http://www.ou.org/about/judaism/tanakh.htm.
  15. Boyarin, Daniel (October 14, 1994). "Introduction". A radical Jew: Paul and the politics of identity. Berkeley, California: University of California Press. s. 13–38. ISBN [[Special:BookSources/0-520-08592-2 LCCN 93-36269|0-520-08592-2 LCCN 93-36269]]. http://content.cdlib.org/xtf/view?docId=ft7w10086w&chunk.id=introduction&toc.depth=1&toc.id=introduction&brand=ucpress. Erişim tarihi: 2006-06-15. "Pavlus, Tek olana yönelik Helenistik bir arzudan esinlenmiş, bu ise, diğer şeylerin yanı sıra, farklılıklar ve hiyerarşinin ötesinde bir evrensel insani öz idealini de doğurmuştur. Ancak bu evrensel insanlık, beden ile ruhun ikiliğine dayanmaktaydı (hâlen de dayanır); yani beden, uygulamadan ötürü Yahudi veya Yunan ve anatomiden ötürü erkek veya kadın gibi kişiye mahsus özelliklere sahipken, ruh evrenseldir. Öte yandan, Pavlus, söz gelimi gnostiklerin yaptığı gibi, bedeni reddetmemiş, bunun yerine ruhun altında olmakla birlikte, bedenin de bir yere sahip olduğu bir sistemi savunmuştur. Pavlus'un antropolojik dualizmi hermeneutik bir dualizm ile de tamamlanmıştır. Tıpkı insanın beden ve ruh gibi unsurlara ayrılması gibi, dilin kendisi de farklı unsurlardan oluşuyordu. Dil, maddi işaretler gibi dışsal ve ruhani anlam gibi içsel unsurlara ayrılabilirdi. Bu, Pavlus'un miras aldığı dini sisteme uygulandığında, Tora'nın, tarihi Yahudiliğin fiziki, bedensel işaretleri, Pavlus'un insanlık için evrensel gereklilik ve imkânlar olarak gördüğü semboller olarak yeniden yorumlanabilir."
  16. Boyarin, Daniel (October 14, 1994). "Answering the Mail". A radical Jew: Paul and the politics of identity. Berkeley, California: University of California Press. s. 244. ISBN [[Special:BookSources/0-520-08592-2 LCCN 93-36269|0-520-08592-2 LCCN 93-36269]]. http://content.cdlib.org/xtf/view?docId=ft7w10086w&chunk.id=ch10&toc.depth=1&toc.id=ch10&brand=ucpress. Erişim tarihi: 2006-06-15. "Jewishness disrupts the very categories of identity, because it is not national, not genealogical, not religious, but all of these, in dialectical tension with one another."
  17. Weiner, Rebecca (2007). "Who is a Jew?". Jewish Virtual Library. http://www.jewishvirtuallibrary.org/jsource/Judaism/whojew1.html. Erişim tarihi: 2007-10-06.
  18. http://www.faqs.org/faqs/judaism/FAQ/10-Reform/section-15.html Reform's Position On...What is unacceptable practice?
  19. Heschel, Susannah (1998) Abraham Geiger and the Jewish Jesus. Chicago: University of Chicago Press. p. 157. ISBN 0-226-32959-3
  20. "Law of Return 5710-1950". Israel Ministry of Foreign Affairs. 2007. http://www.mfa.gov.il/MFA/MFAArchive/1950_1959/Law%20of%20Return%205710-1950. Erişim tarihi: 2007-10-22.
  21. Mark Twain ("Concerning The Jews," Harper's Magazine, 1899, The Complete Essays of Mark Twain, Doubleday [1963] pg. 249
  22. Robert Gordis. "Torah MiSinai:Conservative Views". A Modern Approach to a Living Halachah. Masorti World. http://masortiworld.org/faq/theology-%20beliefs/torah-misinai.html. "Tora, Tanrı'nın bir emanasyonudur… Bu anlayış, bizim açımızdan, vahiy sürecinin Tanrı tarafından dikte ettirme eyleminden oluştuğu anlamına gelmez."
  23. "Conservative Judaism". Jewlicious. http://www.jewlicious.com/2005/06/conservative-judaism/. "Dolayısıyla, bu terimi Tora'nın tanrısal bir niteliğe sahip olduğu ve Tanrı'nın iradesini yansıttığı anlamına gelen bir metafor şeklinde alıyoruz."
  24. "Tefillin," "The Book of Jewish Knowledge," Nathan Ausubel, Crown Publishers, NY, 1964, p.458)
  25. "Shabbat". Judaism 101. April 12, 2006. http://www.jewfaq.org/shabbat.htm.
  26. Yehezkal Kauffman, The Religion of Israel
  27. Robert Alter The Art of Biblical Poetry
  28. E. A. Speiser Genesis (The Anchor Bible)
  29. John Bright A History of Israel
  30. Martin Noth The History of Israel
  31. Ephraim Urbach The Sages
  32. Shaye Cohen The beginnings of Jewishness
  33. Daniel Boyarin A Radical Jew
  34. mideastfacts.org - Deconstructing the walls of Jericho
  35. John Day Yahweh and the Gods and Goddesses of Canaan, page 68
  36. John Day Yahweh and the Gods and Goddesses of Canaan, page 70
  37. John Day Yahweh and the Gods and Goddesses of Canaan, page 15
  38. John Day Yahweh and the Gods and Goddesses of Canaan, pages 17 - 20
  39. John Day Yahweh and the Gods and Goddesses of Canaan, page 32
  40. J.P.M. Walsh The Mighty From Their Thrones, page 30
  41. Finkelstein 1996: 209
  42. John Day Yahweh and the Gods and Goddesses of Canaan, page 57
  43. John Day Yahweh and the Gods and Goddesses of Canaan, page 42
  44. William G. Dever Did God Have a Wife?, pages 209 - 251
  45. John Day Yahweh and the Gods and Goddesses of Canaan, page 49
  46. John Day Yahweh and the Gods and Goddesses of Canaan, page 229
  47. Langmuir, Gavin (1993). History, religion, and antisemitism. University of California Press. ISBN 0520077288.
  48. 1 2 Lewis (1984), pp.10,20
  49. Lewis (1987), p. 9, 27
  50. Lewis (1999), p.131
  51. Lewis (1999), p.131; (1984), pp.8,62
  52. Lewis (1984), ss. 52; Stillman (1979), p.77
  53. Lewis (1984), p. 28
  54. Muslim Anti-Semitism by Bernard Lewis (Middle East Quarterly) June 1998

Bibliyografya

This article is issued from Vikipedi - version of the 11/16/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.