Memlûk Sultanlığı
Memlûk Sultanlığı سلطنة المماليك / دولة المماليك Dawlat al-Mamālīk/Saltanat al-Mamālīk Türkiye Devleti دولة تركيا ed-Devletü't-Türkiyye[1] | ||||
| ||||
| ||||
1279'da Memlûk Devleti | ||||
Başkent | Kahire | |||
Dil(ler) | Türkçe[2] (Devlet ve ordu dili), Arapça, Çerkesce | |||
Din | Sünni İslam | |||
Yönetim | Oligarşi | |||
Sultan | ||||
- 1250 | Şecer-üd-Dürr | |||
- 1250-1257 | Aybeg | |||
- 1260–1277 | Baybars | |||
- 1501–1516 | Kansu Gavri | |||
- 1516-1517 | Tomanbay | |||
Tarihi | ||||
- Bahri Hanedanı | 1250-1382 | |||
- Ayn Calut Savaşı | 1260 | |||
- Burci Hanedanı | 1382-1517 | |||
- Mercidabık Muharebesi | 1516 | |||
- Ridaniye Muharebesi | 1517 | |||
Yüzölçümü | 2 000 000 km2 | |||
Türk tarihi |
İlk Çağ
Orta Çağ
Yeni Çağ
Yakın Çağ
|
Arap tarihi |
İslâm İmparatorlukları
Meşrik
|
Memlûk Sultanlığı ya da Memlûk Devleti, (Arapça: سلطنة المماليك Saltanat al-Mamālīk ya da دولة المماليك Dawla al-Mamālīk) kölelikten gelen Memlûklerin bugünkü Mısır ve Suriye'de kurduğu bir Türk[3] askeri soylu erki devletidir.[4] Memlûk sözcüğü Arapçada köle demektir. Bu nedenle devlet Kölemenler Devleti olarak da bilinir. Bazı kaynaklarda adı ed-Devletü't-Türkiye (Türkiye Devleti) olarak da geçer.[5]
Kökeni
Halkının çoğu Arap olan bu devlette iktidar Arap olmayan ve kölelikten yükselen askerlerin elindeydi. Memlûk Sultanlığı'nın kökeni, Eyyubi Devleti'nin 1174 yılında Selahaddin Eyyubi tarafından kurulmasına kadar uzanmaktadır. Diğer sultan ve amirlerin olduğu gibi Selahaddin Eyyubi'nin de Bahriler adında kendine özel bir askeri birliği vardı. Bahriler, Karadeniz'in kuzeyindeki bozkırlardan ele geçirilen köle Kıpçak Türklerinin arasından seçiliyordu.[6]. Bahri birlikleri 800-1000 atlıdan oluşmaktaydı. Bahri kelimesi, deniz veya büyük ırmak anlamına gelen Arapçadaki bahr (بحر) kelimesinden gelir zira Bahrilerin kışlaları Nil'deki Rawda adasında bulunmaktaydı. Kahire'deki garnizonlarda ise Çerkes ve Gürcü kökenli köle askerler bulunur ve bunlara da Memalık-ı Cerakişe denirdi.
Siyasi tarih
1159 yılında Mısır'da yönetimi ele geçiren Selahaddin Eyyubi, ordusunda kölelerden oluşturulan birliklere, Abbasi halifelerinin bu geleneğine giderek ağırlık vermiştir. Memlûk Sultanlığına adını veren ve Mısır ordusunun süvari birliklerini oluşturan Memlûk Atlı birlikleridir. Bu birliklerin komutanlığını elinde bulunduran kimseler zaman içinde devletin başına geçmişlerdir. Moğol İmparatorluğu'nun istilası sonucunda esir düşen ve Mısır Devletine satılan köleler Memlûk askerleri olarak yetiştirilirdi. Çoğunlukla Türkler, (Kıpçaklar), Çerkesler, Gürcüler gibi Arap olmayan Müslümanlardan oluşturulmaktaydı.
Daha sonraları, orduda köle unsurların kullanılması uygulamasına devam edilmiş, giderek bu unsurlara ağırlık verilmiştir. İçlerinden yetenekli olanlar, üst düzey kamu görevlerinde de çalışmışlardır.
Kendilerini, bir bakıma kölelikten kurtaran devlete ve orduya karşı ölümüne bir bağlılık içinde olan bu askeri birlikler, hafif süvari tarzında örgütlenmişlerdir ve savaş tarzları da, sıkı disiplinli kütlesel hareketlere dayanmakla birlikte, bireysel atılganlığı öne çıkaran bir tarzdır.
Bu köle askerler iki kışlada eğitim görürlerdi. Bazı (özellikle Batı) kaynaklara göre bu garnizonlardaki askerler iki etnik kökenden geliyordu. Kahire yakınlarındaki, Nil nehri üzerideki Ravda adasındaki garnizonda çoğunlukla Kıpçak Türkü askerler bulunur ve bunlara Memalık-ı Bahriye (deniz köleleri) denirdi. Yine Kahire'deki başka bir garnizonda ise Çerkes ve Gürcü kökenli askerler bulunur ve bunlara da Memalık-ı Cerakişe denirdi.
Tarihçiler Memlûk egemenliğini, biri 1250-1382 öteki 1382-1517 arasını kapsayan iki döneme ayırırlar. Batılı tarihçiler askeri birliklerin siyasal önem kazanma durumlarına bakarak birincisine "Bahri", ikincisine "Burci" derler; çağdaş İslam tarihçileri ise, etnik kökenlerde farklılığa ve bu farklılığın devletin gelişimine yansımasına dikkat çekmek için aynı dönemlere "Türk" ve "Çerkes" adını verirler.
1248'de Fransa Kralı IX. Louis sevk ve idaresi altında Yedinci Haçlı Seferi Haçlı ordusu beklenmedik şekilde Mısır'a çıkartma yaptı ve Dimyat kalesini bir önceki Haçlı Seferi aksine hiç Mısırlı direnişi görmeden kolayca ellerine geçirdi. Eyyubiler Mısır Sultanı Salih Eyyub Suriye'de ve amcası olan Suriye Sultanı İsmail Salih ile savaş içinde idi. Fakat Haçlı ordusunun Mısır'a çıkartma yaptığı haberi gelir gelmez Salih Eyyub büyük bir acele ile Mısır'a geçti. Sultan İsmail Salih'in büyük itina ile kurup geliştirdiği memluklu askerlerden oluşan Mısır ordusu memluk emirleri altında Kahire'den ayrılmış Haçlı hücumunu önlemek için Mansüre kalesinde karargah kurmuştu. Sultan Salih Eyyub veremden hasta olduğu için buraya sedye ile getirilip ordunun komutasını eline aldı. Fakat tam bu sırada bacağında büyük bir abşe çıktı ve yapılan ameliyattan iyileşemeyip 22 Kasım 1249'de Mansüre'deki ordugahta öldü. Varisi olan oğlu Muazzam Turansah Güney Anadolu' da Hasankeyf'te El Cezire valisi idi. Kendisine bir memluklu emir gönderilip alelacele Mısır'a çağrıldı. Savaş sırasında Sultan ve orduların komutanının ölmesi moralman orduya büyük bir aksi tesir yapacağı nedeni ile Sultan Salih Eyyub'un ölümü gizlendi. Mısır ordusunu idare eden küçük sayıda kōlemen memluklu emirlerin yardım ve desteği ile Sultan Salih Eyyub'un dul eşi olan Seçer-ud-Durr kocasının ölümünü gizli tuttu. Devletin ve ordunun idaresi Seçer-ud-Durr ve etrafında bulunan küçük sayılı memluklular grubu elinde kaldı. Seçer-ud-Durr effektif olarak Mısır Sultanlığı yapmaya başladı.
Sultan Muazzam Turansah Mısır'a varıncaya kadar Sultan Salih Eyyub'un ölümü gizlendi. Muazzam Turansah 23 Şubat 1250'de Mısır ordusunun ordugahı bulunan Mansüre'ye ulaştı; eski sultan Salih Eyyub'un öldüğü resmen herkese ilan edildi. Muazzam Turansah Eyyubiler Mısır Sultanı ve Haçlılara karşı Mansüre'de bulunan orduların komutanı olarak kabul edildi. Eyyubiler Mısır ordusu Mansüre önünde Farispur Muharebesi'nde Haçlı ordusuna karşı bûyûk bir galibiyet kazandı; Haçlı ordusu teslim oldu ve komutanı IX. Louis esir düştü. Bu büyük galibiyet Sultan Muazzam Turansah'ın fazla böbürlenmesine; kendi kölemenlerini savaşı kazanan memlükler yerlerine atamasına ve babasının ölümünden sonra devleti idare etmiş olan üvey annesi Seçer-ül-Durr'e hakaretkar tutumlar göstermesine neden oldu. Onun babasının bir kölesi olduğu için varisi olan kendinin de bir kölesi olduğunu bildirdi. Sultana Seçer-ud-Durr bundan çok incindi. Ordunun başındaki Memlüklere bir mektup yazarak onlardan kendini korumalarını istedi. Bahri Memluklular içindek isim yapmış Emir Baybars kliği ile 2 Mayıs 1250'de Muazzam Turansah'a bir suikast yapıp onu öldürdüler. Bu unsurlar, Eyyubiler sultanı olan Sultan Salih Eyyub'un dul karısı Seçer-ud-Durr'u sultan ilan ettiler. Atabek olarak önemli bir memluk komutanı olan Muizzuddin Aybeg getirildi. Kısa bir süre sonra Seçer-ud-Durr, Aybeg'le evlenerek sultanlığı ona devretti. Böylece 250 yıldan fazla sürecek bir memluk (köle asker, köle kamu görevlisi) hanedanı başlamış oldu.
Memluk hanedanlığının, tarihte üç önemli etkisi olmuştur. Askeri planda, Haçlı ordularının bölgeden atılması ve Mogol akınlarının durdurulmasıdır. Her iki olay da Arap - İslam devletini kaçınılmaz bir yıkımdan kurtarmıştır. Memluk hanedanlığının üçüncü etkisi ise toplumsal ve ekonomik alanda olmuştur, bir dizi düzenleme getirmeleri, askeri ve politik anlamda bölgede bir istikrar oluşturmaları sonucu, Mısır yeniden önemli bir ticaret yolu haline gelmiştir.
1260 yılında, Bağdat'i alarak Halifeyi öldüren Mogol orduları Ortadoğuda hızla ilerlemişler ve Mısır sınırlarına dayanmışken, Memluk sultanı Sultan Kutuz, emrindeki memluk ordusuyla Moğol akınını karşılamak üzere harekete geçmiştir. Ayn Çalut Muharebesi'nde karşı karşıya gelen iki ordunun çatışması, Moğolların bozguna uğramasıyla sonuçlanmıştır.
Galip Memluklu ordusu Mısır'a dönmekte iken Ayn Çalut Muharebesi'nda öncü birliklerin komutanı olan Baybars, Sultan Kutuz'u öldürtüp kendi hükümdarlığını 1260 yılında ilan etti. Sonra 1261 yılında Abbasiler hanedanının bir mensubu olan El-Muntaşır'ı Mısır'da yerleşik ama hiçbir devlet yönetim yetkisi olmayan halife ilan etti. Böylece halifelik, Bağdat'dan Kahire'ye geçmiş olmakta, Memluk devletinin himayesine girmektedir.
1265 yılında Suriye'deki halen Haçlılarin elinde olan kaleleri ele geçiren Sultan Baybars, 1268 yılında ise bugünkü Antakya'ya saldırarak, Haçlı prensliğine son vermiştir.
Anadolu'da Moğol hakimiyetini sürdüren İlhanlı Devletinin etkisinden kurtulmak isteyen bazı Selçuklu beylerinin yardım talebi üzerine 1277 senesinde Anadolu'ya bir sefer düzenleyen Baybars, İlhanlı ordusunu Elbistan ovasında yenerek Kayseri'ye kadar ilerlemiş, bu kentte bir hafta kadar kalmıştır. Ama Anadolu Selçuklu Veziri Süleyman Pervane'nin İlhanlı yanlısı siyaseti yüzünden Anadolu'dan ayrılmak zorunda kaldı.
1280'li yıların ortalarına kadar İlhanlıların karşı saldırılarıyla baş etmek zorunda kalan Memluklar, bu akınlar durulduktan sonra yeniden Haçlılarla savaşmaya başladılar. 1291 yılında Memluklu Sultanı El-Eşref Halil komutasında Memluklu ordusu Akka'yi kuşatıp Haçlıların Kudüs Krallığı'na başkent olan bu şehri geri aldır. Akka'nın düşmesinden sonra Haçlılar Suriye kıyılarında fazla direnemediler ve tümüyle Ortadoğu'yu terk etmek zorunda kaldılar. 1099'dan itibaren Orta Doğu'da bir Hristiyan teokratik idaresi böylece sona ermiş oldu.
İzleyen 90 yıllık barış dönemi, çok genç yaşta hükümdar olan ve sık sık değişen sultanların devridir. Deneyimsiz bu sultanların döneminde devlet ileri gelenlerinin nüfuzu giderek artmıştır.
1382 yılında Çerkes kökenli Berkük'un, devrin sultanını öldürerek iktidarı ele geçirmesiyle Türk asıllı Bahri Memlukların devri de kapanmış oldu. Bu tarihten itibaren Çerkes asıllı sultanlar Burci Hanedanı adı ile ülkeyi yönetmiştir.
1461 yılına kadar Memlûklarla Osmanlı Devleti arasında yakın ilişkiler hüküm sürmüştür. 1461 yılından itibaren etki alanları yönünden gerginleşen ilişkiler, 1468 yılında Sultan Kayıtbay zamanında açık rekabete dönüşmüş, 1485-1490 yılları boyunca Çukurova'da yapılan savaşlarda iki taraf da önemli kayıplar vermekle birlikte kesin sonuç alamamıştır (bkz. Osmanlı-Memluk Savaşı)
Giderek gerginleşen ilişkiler 1516 yılında tarafların Mercidabık'da savaşa tutuşmalarına yol açmıştır. Memluk ordusunun yenildiği bu savaşın ardından Osmanlı son darbe olarak Ridaniye'de Memluk ordusunu ikinci kez yenilgiye uğratmıştır. Her iki savaş da savaş tarihinde önemli bir dönüm noktasıdır. Bir açıdan, bunlar. kitle halinde yönetilen disiplinli süvari birliklerinin, Falanks düzeninde muharebe eden piyade birliklerince önlenebilirliğinin kanıtlandığı savaşlardır. Diğer açıdan ise dönemin ateşli silahları olan sahra toplarının etkinliğini vurgulamaktadır. Askeri tarihçiler Memluk ordusunun yenilgisini genellikle Osmanlı ordusunca etkili bir biçimde kullanılan sahra toplarına bağlamaktadırlar.
Mızrak ya da kılıç darbeleriyle yapılan saldırılardan hiçbirimiz kaçmayacaktık, çünkü biz bu insanları [Osmanlılar] tanıyorduk. Onlardan korkmamız için bizden daha iyi binici, daha cesur olmaları gerekirdi. Bize zarar veren tek şey, ateş etseniz devirecek olan bu ateşli silahlar, bu mermiler, bu toplardır.[7]
Bu iki zaferin ardından Osmanlı ordusu Kahire'ye girerek 267 yıllık Memluk devletini ortadan kaldırmıştır. Osmanlı açısından bu zaferlerin parlaklığı, İslam dünyasının hem askeri-ekonomik, hem de Halifeliğin Osmanlı Devleti'ne aktarılmasıyla politik hakimiyetinin Osmanlı Devletine geçmesinde yatar.
Önemli Memluklu Sultanları
Aybeg Dönemi
Devletin kurucusu olan Aybeg, eski bir memlûklü köledir. Daha sonraları satın alındığı Mısır'da eğitilerek Memlûk askeri olarak yetiştirilmiş ve serbestliği ile Emir ünvanı yükselmiştir. Katolik Avrupa tarafından Mısır'a karşı yapılan Yedinci Haçlı Seferi'nde yaşanan sorunlar dolayısıyla Memluklu askerler gayet önem taşımışlardır. Eyyubiler Sultanı Salih Eyyub Haçlılara karşı Mansure'de yapılan savaşlar sırasında ölünce taht varışının ta Hasankeyf'te bulunması ile Mısır ve ordusu hükümdarsız kalmış ve eski Sultan'ın dul karısı Şecer-üd-Dürr effektif olarak Memluklu emirler danışmanları ile birlikte hükümet başkanı Sultan görevini yapmıştır. Ölmüş sultanın varisi Muazzam Turanşah Mansure'ye gelince idareyi eline almıştır. Ama daha önce gayet başarılı olarak Mısır'ı ve ordusunu idare etmiş olan Seçer-ud-Durr ve Memluk danışmanlarına hakeratkar davranışlar gösterinde ve bunların daha da şiddetleneci anlaşılınca Meluk emirler bir suikast planlayıp Eyyubiler Sultanı Muazzam Turansahi öldürmüşlerdir. Bunu üzerine Şecer-üd-Dürr "İslamların Sultanı" adı ile hükümdarlığa ve ona baş danışmalık yapan Aybeg'de atabey yapılmıştır. Böylece Mısır'da Eyyubiler Devleti sona ermiştir. Bunun Suriye Eyyubileri ve Bağdad'da Abbasiler halifesi tarafından kabul edilmeyeceği görülünce Şecer-üd-Dürr hükümdarlıktan feragat edip Aybeg Sultan oldu ama Şecer-üd-Dürr Aybeg ile evlendi. Sultan Aybeg Mısır'a hücum eden Suriye Eyyubileri "Salihiye Muharebesi" ve "Kora Muharebesi"'nde yenerek onları Mısır'dan uzaklaştırmıştır. Bu dönemde Mısır'da yaşanan Arap isyanları bastırılmıştır. Fakat Sultan Aybeg 1257'de karısı Seçer-ud-Durr tarafından öldürülmüştür.
Seyfeddin Kutuz Dönemi
Sultan Aybeg öldürülünce yetişkin olmayan oğlu Ali Mansur Memluk Sultanlığı tahtına getirilmiştir ama ona naip atabey olarak Bahri Memluklu emiri olan Emir Seyfeddin Kutuz gelmiştir. Ali Mansur döneminde Moğol Hülagu Han 1258'de Bağdat'ı zaptedip talan edip halifeyi öldürüp Bağdat Abbası halifeliğine son vermişler. Sonra Suriye Eyyubiler Devleti'ni ortadan kaldırmışlar ve güney Fİlistin'de Mısır kapılarına gelmişlerdir. Sultan Ali Mensur yetişkin olmadığı nedeni ile Memluklu Sultanı onun atabeyi olan Kutuz eline geçmiştir. Kutuz döneminde Memluklular Moğol tehlikesine karşı Türk ve İslam dünyasını savunmuşlardır. 1260'da Ayn Calut Muharebesi’nde Kutuz komutasindaki Mmeluk Sultanligi ordusu Moğol ordusunu buyuk bir yenilgiye uğratarak Moğolların ilerlemelerini durdurmuşlardır. Böylece Suriye'nin bir kısmı, Hicaz ve Mısır Moğol istilasından kurtulmuştur. Sultan Seyfeddin Kutuz, savaşın akabindeki günlerde Emir Baybars tarafından bir suikast sonucu öldürülmüştür.
Baybars Dönemi
Baybars dönemi Memluk Sultanlığı'nın en güçlü dönemdir. Halifeliğin merkezi Mısır’a taşınmıştır. Baybars Bey, din ve devlet işlerini birbirinden ayırmıştır. 1276’da Anadolu beyliklerine yardım etmeye gitmiştir. 1277 yılında Anadolu Türkleri safında savaşarak Elbistan’da Moğolları 2. kez yenmişlerdir. Fakat Anadolu beyliklerinin yardımı kesmesi sebebiyle savaş sonuçsuz kalmış; Moğol hakimiyeti devam etmiştir.
1277'de ölümünden sonra Baybars yerine sırasıyla oğulları geçmiştir. Büyük oğlu Berke Han, uygunsuz kararlar aldığı için kumandanlardan bir emirler kliği kararıyla 18 Ağustos 1279 sultanlıktan feragat etmeye zorlamışlardır. Berke Han'dan sonra devletin başına daha yedi yaşında olan Adil Sülemiş'i geçirmişlerdir. Sülemiş'in yetişkin olmayıp iktidar gücünün bir emirle kliği eline geçmesi diğer memluklu kumandanları harekete geçirmiştir.
Kalavun Dönemi
Bundan sonra devleti El-Mansur Seyfeddin Kalavun yönetmeye başlamıştır (1279-1290). Kalavun, Haçlılarla mücadeleye devam etmiş ve Suriye'deki son Haçlı kalıntısına son vermiş, Antakya'daki Haçlıları da uzaklaştırmıştır.
El-Eşref Halil dönemi
Kalavun'un oğlu babasının Haçlılar kalıntılarını Doğu Akdeniz'den kaldırma stratejini uygulamaya devam etmiştir. En önemli başarısı Birinci Haçlı Seferi ile kurulan ama Kudüs Haçlılar tarafından kaybolunca Kudüs Krallığı başkenti, ana limanı olan ve Haçlılar savaşçı tarikatlarının merkezliğini yapan Akka kalesinin kuşatılıp Haçlılar elinden alınması olmuştur. Bundan sonra Sur, Sayda ve Beyrut'unda Memluklular eline geçmesi ile önemli bir tarih aşaması ortaya çıkıp Haçlıların Doğu Akdeniz kıyılarından kaybolmuştur.
Osmanlı Devleti ile Savaş ve Memlûk Sultanlığı'nın Sonu
Hicaz su yolları sürtüşmesi ve Dulkadiroğulları Beyliği'nin kimin olacağına yönelik sürtüşmeler sonucu, 24 Ağustos 1516 yapılan Mercidabık Savaşıni Kansu Gavrı yönetimindeki Memlûk ordusu kaybetti ve Kansu Gavrı öldü. Yerine sultan olan Tomanbay 22 Ocak 1517 tarihli ikinci bir Osmanlı-Memlûk savaşı olan Ridaniye Muharebesini kaybetti. Yavuz Sultan Selim komutanlığı altındaki Osmanlı ordusunun Kahire'yi ve Mısır'ı fethi ile Memlûk devleti son buldu.
Memlûk Ordusu
Memlûk kara ordusu birkaç kaynaktan oluşturuluyordu. Sultanın memlûklerden oluşan, Kahire'ye yerleştirilmiş bir daimi ordusu vardı. Her komutanın kendi memlûkleri de olabilirdi. Ayrıca, göçmenlerle memlûklerin oğullarından toplanan özgür doğmuş (memlûk olmayan) süvari sınıfı vardı. Zaman zaman Türkmen, Kürt, Bedevi aşiretler destek verirdi; eyaletlerin de kendi garnizonları bulunurdu. Tüm memlûkler at sırtında savaşmak üzere eğitilir ve donatılırlardı, yeğlenen silahlar mızrak ile yaydı; memlûkler iyi silahlanmış, özellikle hafif süvari ile savaşmaya hazırlanmış orta ağırlıkta süvariydi. Özgür doğmuş süvariler ayrı bir birlik oluşturuyordu. Bunların içerisinde Moğol göçmenler, memlûk olarak hizmet edemeyen ancak özgür doğmuşlar içerisinde seçkin bir yeri olan memlûk oğulları vardı. Memlûk ordusunda piyadenin yeri süvariye göre çok daha önemsizdi. Var olan piyade daha çok yerel nüfustan toplanıyordu. Mısır'ın denizlerde güçlü olmaması Memlûklerin genişlemesini engelledi. Mısır, uzun mesafeli ticaret için iyi bir merkezdi ama sürekli kereste eksikliği olması deniz ticaret gemiciliğinin gelişmesini önlemiş gibi görünmektedir. Kereste Türkiye'den, Hindistan'dan, Doğu Afrika'dan getirtiliyordu. Hatta hindistan'dan bitmiş gemi bile alınıyordu. Birkaç istisna dışında Mısır gemileri Akdeniz savaşlarına karışmadı; daha çok Hint Okyanusu'nda faaliyet gösteriyorlardı, ancak Portekizliler'in ayarında olmadıkları 1500'lerde kanıtlandı. 1509'da Gucerat Sultanlığı ile birlikte Portekizliler'e karşı savaştılar. Memlûk-Gucerat donanması Diu'de yenildi ve yok edildi.
Memlûkler ve Türkçe
Resmi yazışmalar Arapça olsa da askeri dil çoğunlukla Türkçeydi (Memlûk Kıpçakçası). Sultanlar adına pek çok Türkçe eser yazılmıştır. Memlûk sultanı Kansu Gavri, Türkçe ve Çerkesce yazdığı şiirleri ile tanınır. Bu zat, Firdevsi'nin Şehnamesi'ni Türkçeye çevirtmiştir.Ayrıca sultanların tamamının isimlerinin Türkçe olması da dikkat edilmesi gereken bir özelliktir: Aybeg, Baybars, Kayıtbay, Kansu, Tomanbay gibi.
Memlûk Medeniyeti
Memlûkler büyük bir medeniyet kurmuşlar, pek çok konuda Osmanlıların önüne geçmişler ve onlara öncü olmuşlardır.
Memlûkler Moğol istilası sebebiyle Orta Asya’dan kaçan bilim adamlarını kabul etmişlerdir. Kahire, Halep ve Şamda büyük medreseler kurmuşlardır. Memlûkler ile birlikte Arabistan'a ve Mısıra her alanda damgasını vurmuşlardır. Mısır ve Suriye’de Memluk usulü eser olarak, Sultan Kalavun Camisi, Sultan Hasan Cami ve Medresesi, Sultan Berkuk Türbesi, Kahire Kalesi, Halep Kalesi örnek verilebilir. Memlûk mimarisinde çok renkli görünüm ve mineli cam örneği ön plandadır.
Ayrıca bakınız
Kaynakça
- ↑ Linda Northrup:From slave to sultan (1998 Stuttgart),sf 38
- ↑ Kennedy, Hugh N. The Historiography of Islamic Egypt (C. 950-1800). Brill Academic Publishers, 2001.
- ↑ Talha Uğurluel Araştırmacı Tarih Yazarı ''10 Mayıs tarihli resmi Facebook yazısı(Arapça:Makale).''.
- ↑ Behrens-Abouseif, Doris. Cairo of the Mamluks: A History of Architecture and Its Culture. New York: Macmillan, 2008.
- ↑ The other Europe in the Middle Ages: Avars, Bulgars, Khazars, and Cumans,(2008)Yazar: Florin Curta ISSN 1878-8103
- ↑ David Ayalon, "Bahriyya", in the Encyclopaedia of Islam, 2. bs.
- ↑ Ayalon, David; Günpowder and Firearms ın The Mamluk Kingdom
Dış kaynaklar
- Clot, Andre (çev. Turhan Ilgaz) (2005), Kölelerin İmparatorluğu Memlüklerin Mısır'ı, İstanbul:Epsilon Yayınları ISBN 975-331-772-7.
- Koperman, Kazım Yaşar (1989), Mısır Memluklüleri Tarihi, Ankara:Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, ISBN 975-17-0489-8
- Yiğit, İsmail (2008), Memlükler, İstanbul: Kayıhan Yayınları , ISBN 978-605-5996-02-4
|